Geçtiğimiz günlerde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2023 yılına ilişkin "Gelir Dağılımı İstatistikleri" verilerini yayınladı. Şaşırmadığım fakat üzüldüğüm verileri yorumladığımızda en yüksek gelire sahip yüzde 20'lik grubun toplam gelirden aldığı pay, 2023'te bir önceki yıla kıyasla 1,8 puan artış göstererek yüzde 49,8’e yükselmiş vaziyette. En düşük gelire sahip yüzde 20'lik grubun aldığı pay da 0,1 puan azalarak yüzde 5,9'a geriledi.

Üstünde konuşulacak, izaha muhtaç bir yazı olmadığından detaylı bir açıklamadan ziyade üzüntümü dile getirmek istiyorum. Ülkemizde son yıllarda yapılan dayanaksız ve izahtan uzak birtakım hamleler zenginlerin lehine (maalesef) meyvelerini vermeye başladı.

Zengin nasıl sırtımızdan malını artırdı gelin onu biraz inceleyelim. 2021 yılında bir kredi çılgınlığı başlamıştı. Piyasaya çeşitli amaçlara hizmet etmesi planlanan (ihracat artışı, üretim artışı vb.) krediler yoluyla para arzını artırmayı hedefleyen ekonomimizi yönetenler firmalara düşük faizli krediler kullandırmaya başlamıştı. Kullandırılan bu kredilerin kullanım amacı belirlense de takibi yapılmadığı için birçoğu bu kredilerle döviz, ev, arsa, araba ve benzeri yatırım araçlarını alma yoluna gitmişti. O dönem BDDK'den uyarı alan bankalar, çareyi müşteriye taahhütname imzalatmakta buldu. İmzalanan taahhütnameler ile kredi kullananlar “amacına aykırılık teşkil eden işlemleri yapmayacağını; bu tarz işlemlerin tespiti halinde ise bankanın sorumlu olmadığını” taahhüt etmişlerdi.

Yukarıdaki ifadelerimi de detaylıca izah etmek istemiyorum, keza aynı ülkede yaşadığımız için her şeyin hepimizin gözünün önünde cereyan ettiği hepimizin malumu. Sonra ne olmuştu ona devam edelim.

2022 yılında Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından yapılan bir araştırmada ihracatı artırması beklenen ve bu amaçla kredi kullandırılan KOBİ’lerin 2022 yılının ilk altı ayında kullandırılan kredilerle döviz aldıkları ortaya çıktı. Verilerde, 2021'in ilk altı ayı ile 2022'nin ilk altı ayı kıyaslandı. Buna göre; 2022'de kredi oranını artıran firmaların net döviz alımının yüzde 773 (!) oranında arttığı belirtildi.

Daha neler neler oldu o paralarla..

Sıfır araç alımı için verilen mücadeleler ve el altından yapılan ödemeler vardı. Bu ülkede insanlar sıfır araç almak için bayilere rüşvet verdi, inanabiliyor musunuz? Biz bunları çocuklarımıza nasıl anlatacağız vallahi bilmiyorum. Söz konusu durumla ilgili bakanlığın önleyici çabalarının da ne kadar işe yaradığını (!) hep birlikte izlemedik mi? Bu ülkede insanlar bayilerden sıfır araç alıp sarı sayfalarda liste fiyatından daha pahalı araç sattılar gözümüzün içine baka baka hem de!

Bayiler boş durur mu, onlar da nasibini fazlasıyla aldı yağan yağmurdan. Sıfır araç bayileri aylar sonrasına teslim günü verdi, teslim gününü öne çekmek için vatandaşın bindiği aracı yüzde 25-30 daha ucuza ikinci el olarak kendisine satmaya zorladı.

Yine sürekli artan konut fiyatlarının da yukarıda bahsettiğim durumların da ve sürekli korkusuzca değiştirilen etiketlerin ve daha nicelerinin piyasadaki likidite fazlalığından kaynaklandığını hepimiz biliyorduk.

Hâsılı zengin malını bizim üzerimizden ve devletin de yardımıyla artırmayı başardı. Hazine destekli kredilerde bahsedilen hazinede senin de benim de payımızın olduğunu düşünürseniz ne demek istediğimi daha net anlayabileceğinizi düşünüyorum.

Bu gün yapılan faiz artırımlarıyla o gün piyasaya sürülen paralar piyasadan çekilmeye çalışılıyor. Zengin bu sefer de faizden kazanacak dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız fakat başka çare de yok. Yapılan hamlelerin doğru ve yerinde olduğunu bilsem de geçmişte bahsettiğim hataları yapanların yaralarını sarmanın hiç de kolay olmadığı gerçeği de çıkmıyor aklımdan. Hatayı yapan da malını artıran da biz değiliz lakin yarayı bizler taşıyoruz. Bunun adına da ne derseniz deyin..

Kalın sağlıcakla..