Aydın ili özellik açısından Türkiye’nin en güzide illeri arasında yer alır. İklimi, bitki çeşitliliği, yeraltı ve yer üstü kaynakları ve kıyıya olan yakınlığı Aydın ilini diğer illerden açık ara farkla öne çıkarır. Aydın benzeri il sayısı ülkemiz genelinde çok azdır. Ülkemizde yetişen tarımsal ürünlerin %80’inden fazlası ilimizde yetişmektedir. Bu çeşitlilik bile başlı başına bu toprakları ayrıcalıklı kılmaya yetebilir. Fakat bu durumun nedendir bilinmez, girişimcilik ruhunu pek de olumlu etkilediği söylenemez. Sebebi birçok iç ve dış etkene bağlansa da genel atmosfer Aydın ve ilçelerinin girişimcilik konusunda isteksiz ya da başarısız olduğu yönündedir.
Yukarıda bahsettiğim konu yorumlanması biraz zor bir konu olduğu için sizlerle birtakım rakamları paylaşmak istiyorum. Aydın ilinde 2017 yılında 817 şahıs işletmesi kurulmuştur. Buna rağmen aynı yıl içerisinde 455 şahıs firması kapanmıştır. Yani kurulan şahıs işletmelerinin kapananlara oranı %55’tir. 2018 yılında kurulan şahıs işletmesi sayısı 578’e gerilerken kapanan şahıs işletmesi sayısı 416 olmuştur. Oranlayacak olursak kurulan her 100 şahıs işletmesine rağmen 71 şahıs işletmesi kapanmıştır. Bu rakamlar Ticaret sicil Gazetesi kayıtlarından alınarak Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından derlenmiştir. İlk bakışta rakamlar ürkütücü gelebilir. Kendinizi fazla zorlamayın, sonradan baksanız da rakamlara alışamazsınız. Çünkü rakamlar gerçekten ürkütücü. Peki bu rakamlar sadece Aydın için mi bu kadar ürkütücü diye soracak olursanız cevabım maalesef hayır olacaktır. İstanbul’da kapanan şahıs işletmelerinin kurulanlara oranı 2018 yılında %42, İzmir’de %53, Konya’da %59. Türkiye genelinde ise bu oran maalesef %54. Yani küçük esnaf bitiyor, batıyor diyenler çok da haksız sayılmaz aslında. İşin bizim için kötü yanı Aydın, ülke ortalamasının ve diğer illerin ortalamasının daha da üzerinde bir tablo ile çıktı karşımıza. Son derece üzücü olan bu tabloda yerel yönetimlerden hükümete kadar, bürokratlardan STK temsilcilerine varıncaya kadar hiç kimse suçu bir diğerine atamaz. Üniversite benim haberim yoktu diyemez, milli eğitim topu taca atamaz. Çünkü bu vahim tablonun olumsuzluğundan herkes bir şekilde doğrudan ya da dolaylı olarak sorumludur. Kurulan her bir işletmenin ülke ekonomisine faydaları sayfalar dolusu yazılarla anlatılabilir fakat kapanan her bir işletmenin zararı daha kötü sonuçlar doğurmaktadır.
Sebepleri tartışmaya gerek görmesem de birkaç noktaya değinmeden edemeyeceğim. Bizim genlerimizde girişimciliğin olduğu söylenir. Bu yalan kulağımıza hoş geldiğinden olacak ki inanmak isteriz hep. Mesela 72 saat olan KOSGEB girişimcilik eğitimleri 2018 yılında 32 saate düşürüldü. Sanırım gereksiz gördüler. Destek almak için zorunlu tutulan bu eğitimler her işletmesini açmak isteyene zorunlu tutulması gerekirken yakında tamamen ortadan kalkarsa şaşırmayın. Bir diğer husus, işletmelerin mali yükleri. İşletmesini açarken kurdele kesen esnafa açtıktan sonra devlet nefes aldırmadan ödeme makbuzlarını peşi sıra yolluyor. Daha müşteri gelmeden, kasaya para girmeden devlete borçlanmaya başlayan esnaf yapılandırma bekliyor. Önündeki 3-5 senesini ipotek edip elini kolunu bağlıyor. Morali bozuluyor, suratı asılıyor. Bu cesur girişimcilerimiz 6 ay vergiden, SGK’dan, BAĞ-KUR primlerinden ve bazı zaruri ödemelerden muaf olsa hazine çok da kayba uğramaz kanımca. Zaten ölçüp tartmadan, düşünüp taşınmadan işletmesini açan girişimci kendisini bir anda dipsiz bir kuyunun içerisinde buluveriyor.
Aydın özelinde eleştiri yapmayacağım, bu tablodan herkes nasibini alsın ve şapkasını önüne koysun. Fakat paranın ilk kullanıldığı bu topraklarda girişimciliğin bu kadar karamsar bir tablo ile karşımıza çıkması son derece üzücü bir olay. Toprağının bereketi, ikliminin güzelliği ayrı cabası. Tabloyu seçime siyasete bağlayanlar hiç boşuna uğraşmasın, Aydınımız girişimcilikte hep sınıfta kalan illerimiz arasındadır.
Kim bilir, belki de toprak bu kadar cömert olduğu içindir bu rehavet. Belki bu kadar bolluk ve bereket olmasa çaresizlik insanımızı girişimci yapacaktı.
Demem o ki acil önlemler alınması şart olmuştur. Bu tablonun oluşturacağı olumsuzluğun hesabını bu gün kendimize, yarın çocuklarımıza veremeyiz. Vebal hepimizin, hiç birimiz bu vebalden kaçamayız. Önlem almaya bu gün başlamazsak yarın geç kalmış olabiliriz.
Sevgiyle ve sağlıcakla kalın.