Değerli takipçilerim;

Büyüklerimiz (ebeveynlerimiz) bizleri koruma içgüdüsüyle hareket eder ve bize en ufak zarar gelmemesi için çabalarlar. Bunun birçok örneği mevcuttur hayatımızda. Küçükken çay bile içmemize izin vermez, onun yerine gittiğimiz yerlerde portakallı içecek (nam-ı diğer oralet) söylerlerdi. Bizi koruyup kollamak adına ne de büyük hata yapmışlar meğer! Ne yanlışı var bu davranışın diyenler için buyurun devam edelim:

Portakallı toz içecek içindekiler: Şeker, asitlik düzenleyici (sitrik asit, trisodyum sitrat), maltodekstrin, tatlandırıcılar (aspartam, asesülfam-k) topaklanmayı önleyici (trikalsiyum fosfat, silikondioksit), atioksidan (c vitamini), kıvam arttırıcı (guar gum), portakal aroma verici, renklendiriciler (titanyum dioksit, sunset yellow, tartazin).

Uyarılar: Fenilalanin kaynağı içerir. Çocukların aktivite ve dikkatleri üzerinde olumsuz etkileri olabilir!

Siyah çay içindekiler: Çay bitkisi yaprağı, su, isteğe göre şeker.

Soru – 1: Yukarıdakilerden hangisini çocuğunuza içirirsiniz?

Soru – 2: Ebeveynlerimiz hangisini içmemiz konusunda bizi baskıladılar?

Buradan çıkacak sonuç şudur ki, aslında büyüklerimiz bizleri koruma içgüdüsüyle hareket ettiklerinde bazı bilinçsiz davranışları istemeden çok kötü sonuçlara yol açabilir.

Şimdi gelelim esas konumuza. İşletmelerini bir alt nesillerine (kuşaklarına) devredecek olan aile şirketleri çocuklarının üzerinde hâkimiyet kurma dürtüsünden vaz geçmelidirler. İşletmelerimizin çok kısa ömürlü olmasından yola çıkarsak ya işletme kurmasını ve yönetmesini beceremiyoruz, ya da çocuk yetiştirmesini pek bilmiyoruz! İkisi de çok ağır ithamlar farkındayım. Fakat uzun ömürlü işletmelerimizin olmamasının, işletmelerin nesilden nesile aktarılamamasının tek sorumlusu alttan gelen kuşaklar değildir. Hatta alt kuşağın bu konuda hiçbir sorumluluğu ve suçu yoktur. Tüm sorumluluk ve suç, devredemeyen üst kuşağındır.

Bizde büyükler hata yapmaz (!) kuralı geçerli olduğu için büyüklerin hata yaptığını (hâşâ) bırakın dile getirmeyi, düşünmek bile bazen derin bir vicdan azabına sebep olabilir. Bakın aşağıda patron kafalardan bizzat duyduğum birtakım genellemeleri sizin için derledim.

Benim aslan oğlum patron olacak, patron çocuğu işçi gibi çalışmaz..

İşçilerle mesafeni iyi kur ne ayrı dur ne aynı sofraya kurul..

Adam çalıştırmasını bilirsen adamların çalışır sen yersin...

Çocuklar alışsın diye ayrı bir iş kurduk, batırsınlar yanıma alacağım..

Olan paraya olsun, evladımın canı sağ olsun..

Neden mi bunları yazdım? Ülkemizde ilk altı ayda 11.488 şahıs işletmesi kurulmuş, 10.269 şahıs işletmesi kapanmış. Sorgulamak lazım…

Sağlıkla kalın, hoşça kalın.