Uzun bir süredir faizle mücadele edilmesini defalarca ve farklı sebeplere dayandırarak anlatmış bulunmaktayım. Faizler bu denli yüksek bir noktadayken düşürülmeye çalışmasının dövizi yukarı yönlü hareketlendireceği aşikâr. Geçtiğimiz günlerde faiz indirimi yönünde bir politika tutumu sergilemediği için Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınması haberlerine döviz yukarı yönde bir tepki göstermiş ve faizin düşürülmesine karşı artış pozisyonuna geçmiştir. Tabi bu beklenen bir durum. Faizler düşecekse döviz yükselecek. Buna engel olmak pek de mümkün görünmüyor. Fakat bu durumu göze alıp faizleri düşürmemiz de şart.
Yatırımcının yüksek maliyetli finansman derdinden kurtulması, perakende ticaret yapanın komisyon oranlarının düşmesi, tüketicinin harcama maliyetlerinin düşmesi ve buna benzer birçok etki ile piyasaların hareketlenmesi için faizlerin makul bir seviyeye gerilemesi şart. Bunun yanında uzun süredir durgunluğunu koruyan inşaat piyasası da gözünü merkez bankasından gelecek iyi haberlere dikmiş durumda. Konut satışlarının durma noktasına geldiği günümüzde satış olmadığı için finansman sıkıntısı yaşayan müteahhitlerin elinde birçok yarım kalmış proje bir an önce bitirilmeyi bekliyor.
Bütün bunların yanında yaşamaya devam ettiğimiz bu kriz döneminden geleceğe yönelik birçok ders çıkarmış olmamız gerekiyor. İçerisinde bulunduğumuz duruma birkaç tane örnek verebilirim.
• Bu süreçte müteahhitlerin birçoğunun projeden sattıkları dairelerle projelerini finanse ettiğini gördük. Müteahhitlik yapanlar için asgari şartlar belirlenmelidir. Yarım bıraktıkları inşaatlardan daire alıp da iki senedir ev bekleyen mağdur insanlar var. Müteahhitten evini teslim alamadığı gibi, sözleşmeden vazgeçip parasını da alamaz durumdalar. Arsasını müteahhitle sözleşme yolu ile değerlendirmek isteyen arsa sahibinin ve projeden ev alan müşterinin bir teminat sistemi ile garanti altına alınması şarttır.
• İşletmelerimizin zorunlu durumlarda kullanılmak üzere ihtiyat akçelerinin bulunmadığını, dahası borçlanma oranlarının çok yüksek olduğunu gördük. İşletmeler zor zamanda kullanılmak üzere bir miktar nakit ya da kredi limitini boşta bırakmak zorundadır.
• Çek yasasının ivedi bir şekilde düzenlenmesi ve vadeli ödeme aracı olmaktan çıkartılıp yeniden peşin ödeme aracı haline getirilmesi gerekmektedir. Çekin hiçbir kıymetli evrak hükmü bulunmamaktadır, ödeme aracı olarak itibarını yitirmiş vaziyettedir.
• İşletmelerin üzerindeki mali yükler azaltılmalı ve kayıt dışı ekonomi ile ne pahasına olursa olsun mücadele edilerek devletine karşı sorumluluklarını yerine getiren tacirin korunması sağlanmalıdır.
Daha birçok madde sıralayabiliriz. En önemli unsur, hem devlet olarak hem de vatandaş olarak uzun vadeli ekonomik politikalar yapmadığımızı anladık. Hep kısa vadeli hedeflere ulaşarak büyük bir resim çizmekten ziyade günü kurtarmak için çabaladığımız ortada. Umarım herkes payına düşeni almıştır ve bir an önce normal seyrimize döneriz.
Kalın sağlıcakla.