Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı’nın Merkez Bankasından 3 ismi görevden almasının ardından piyasalarda hareketli dakikalar yaşandı. Malum 21 Ekim’de merkez bankası yeni üyeleriyle toplanıp bazı kararlar alacak.
Piyasalarda faiz indirimi beklentisi var. Beklenti boşuna değil, faizler yüksek seyrediyor. Faizlerin ineceğine neredeyse kesin gözüyle bakılıyor hatta. Bu haliyle paranın da maliyeti artıyor. Bu maliyet tüketicilere yansıyınca enflasyon, yansımayınca işletme zararı ortaya çıkıyor.
Bir diğer konu da faizlerin yüksek olmasının yatırımın önünde engel teşkil etmesi. Elinde parası olan yatırım yapmak yerine daha cazip ve risksiz olan faiz geliri elde etmeyi seçiyor. Faizler inmedikçe yatırım yapmak pek de karlı bir iş değil açıkçası.
Peki faizler inerse ne olacak?
Parasını faizden çeken yatırım mı yapacak?
Tabi ki hayır! İlk anda akla gelen güvenli limanlar döviz ve altına koşacak. Tabi bu durumda son günlerde yükselen döviz ve altının yükselme trendi daha da artacaktır. Döviz yükselince tartışmasız enflasyon da yükselir. Artık bunun sebeplerini irdelemeye gerek yok.
Burada dikkat çeken konu şu, faizler yükselince de düşünce de enflasyon artıyor, artacak da..
Peki neden böyle olduk?
Bu durumun birçok sebebi var. En önemlisi orta ve uzun vadeli ekonomi politikaları yapmadık, yaptıysak da uymadık. Mali disiplini elden bıraktık. Tasarrufu hiçe saydık, itibar için harcamalar yaptık..
Bütçenin verdiği sinyalleri görmezden geldik. Yükselen enflasyonu yok saydık, ekonomide güvenin azalmasına sebep olduk. Özellikle pandemide küçük esnafın derdine derman olamadık. Ufak ölçekli imalatçıları yeterince destekleyemedik..
Bu liste uzar gider..
Daha önce de söylemiştim, tekrar etmekte fayda görüyorum. Faizle mücadele etmemiz şart, bu kaçınılmaz bir gerçek. Paranın piyasaya girmesi, piyasada dolaşması için faizlerin düşük tutulması elzemdir. Faizle mücadele milli meselemiz olmalıdır. Fakat mücadele ederken yanlış müdahaleler, doğrudan baskılamalar çok büyük tehlikelere yol açıyor. Bunu yakın tarihimizde birçok kez deneyimledik maalesef.
Çok düşük bir ihtimal de olsa merkez bankası faizleri sabit tutarsa o zaman da göstergelerin iyiye gitmeyeceği aşikar.
Sonuç olarak bu gün yaşadıklarımız geçmişte uygulanan kısa vadeli politikaların ürünüdür aslında. Bizlere sürdürülebilir uzun vadeli ekonomi politikaları şart. Bir strateji dâhilinde yapılacak müdahaleler ve bu müdahalelerin sebep/sonuç ilişkisi çerçevesinde alınacak önlemler ani sıçrayışları önleyecek, panik havasının da önüne geçecektir. Kısa vadeli hamleler anlık değişimlere yol açar. Günü kurtarsak da gelecekte daha büyük yaralanmalara sebep olur.
Sağlıkla kalın.