Bütçe sinyal veriyor, bütçede açığımız var.
Hazine ve Maliye Bakanlığı Mart ayına ilişkin verileri geçtiğimiz hafta açıkladı. Veriler şu şekilde:
• Ocak-Mart döneminde bütçe gelirleri yüzde 30,4 oranında artarken bütçe giderleri ise yüzde 35,4 oranında artış sergiledi
• Bütçemiz Mart ayı sonu itibarı ile 24,5 Milyar TL açık verdi,
• Aynı dönemde 2019 yılında 1,8 milyar TL faiz dışı fazlamız varken, 2019’da faiz dışı açığımız 2,8 milyar TL,
Neden çok harcıyoruz? Harcama alışkanlığımız neden çok fazla? Devletin her kademesinde neden harcama eğilimi çok yüksek? Bu yeni bir tutum ya da davranış modeli değil. Bizim atalarımızdan miras sözümüz bile “Devletin malı deniz…” diye başlıyor ve sonu hepimizin malumu. Yani toplumumuzda devletin hazinesinden harcayabildiğin kadar harcamak hepimizin en büyük hayali. Kendisine lüks bir otomobil alınmadı diye hayıflanan belediye başkanımızın çığlıkları hala kulaklarımda yankılanır durur mesela. Bir atıf da yaklaşan mübarek aya (Ramazan ayına) yapmak isterim. Devlet hazinesinden protokolün ön sıralarda ayrı (özel) garsonlarla ve menülerle beslendiği şatafatlı iftar yemeklerine az kaldı. Hem ruhuna hem içeriğine aykırı bu tür harcamalar belki okyanusta bir damla olsa da bizlerin harcama isteği ve arzusunun bir dışa vurumu olarak örnek verilebilir.
Neyse, hızlıca konuya dönelim. Yıllarca fazla veren bütçelere alışmıştık. Sıkı politika ve mali disiplinlerle bütçeyi dengelemek ve hatta artırmak hiç de zor değil. Verileri hem gelir hem de gider olarak birlikte değerlendirdiğimizde sonuç kötü olsa da gelir kalemlerindeki artış umut verici.
Öte yandan bir süredir yapılan hiçbir açıklama beni tatmin etmiyor. Açıklama yapılıyor, içeriği eksik kalıyor. Ya da ben mi anlamıyorum diye düşünüyorum. Araştırıyorum, işin içerisinden çıkamıyorum. Bir belirsizlik ve bulanıklık hakim. Konuyla ilgili Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın son açıklamalarından bir tanesini örnek vermek isterim. Bakan Albayrak sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada "Gelir İdaresi Başkanlığımız ve bünyesindeki tüm vergi dairesi başkanları ile yeni dönem vergi politikalarımızı ve vergi reformumuzu konuştuk. Tüm süreçlerde mükellef dostu bir yapı ile vatandaşlarımızın memnuniyetini en ileri seviyeye taşıyacağız" ifadelerine yer verdi. Yapı nedir, nasıl dost olunacak memnuniyet nasıl sağlanacak çözemedim. Son dönemde ifadeler hep bu şekilde muğlak kalıyor.
Mali politikalar için belki zamanımız olabilir, zamanla ekonomimiz daha düzgün bir yapıya kavuşabilir, bunu zaman gösterecek lakin tasarruf etmek için zamana gerek yok. Bir an önce tasarrufa geçmeliyiz. Yine atalarımızdan bir örnek vermek gerekirse kendileri bize “Güvenme varlığa düşersin darlığa” gibi çok güzel bir öğüt bırakmışlardır. Sanırım bu öğüdü kullanmanın zamanı geldi.
Sağlıkla kalın.