Son zamanlarda girişimcilikle ilgili yazı yazmadığımı fark ettim. Şu sosyal medya çıktı çıkalı eskiden eğitimlerde kullandığımız ve çok az kişinin bildiği hikâyeler ulu orta dolaşır oldu. Bir konu hakkında konuşurken etkileyici olsun diye bir hikâyeye başlıyorum, karşımdaki muhatap “ben biliyorum onu” deyiveriyor. Nereden biliyorsun? Geçen gün şurada gördüm, burada dinledim vs. Sanırım farklı yöntemler keşfetmeliyim. Bu kadar girizgâhtan sonra dayanamayıp bir hikâye anlatmak isterdim de şimdilik o riski almak istemiyorum. Fakat girişimcilik hayalleri peşinde koşan birçok insanın bildiği belli başlı hikâyeler vardır. Onlardan bahsedebilirim biraz.
Örneğin bir rivayete göre Bill Gates demiş ki “Ben bazı derslerin sınavlarını geçemedim, yanımdaki arkadaşım hepsini iyi notlarla geçti. O şimdi Microsoft’ta mühendis ben ise Microsoft’un sahibiyim.”
Bu ve benzeri hikâyelerle sürekli karşılaşırız. Hatta bu gün tanıdığımız Dünya’nın önde gelen firmaların birçoğunun başarı hikâyesinde sıfırdan yükseldiği anlatılır. Facebook öyle değil miydi? İlk çıkış noktasında Genç Mark’ın arkadaşları ile iletişim kurmak için kurduğu bir platform değil miydi? Ya da Google’ı üç - beş gencin bir otomobil garajında kurduğunu hangimiz bilmiyoruz ki?
Aslında gerçekler tam olarak böyle olmasa da bu ve benzeri başarılı girişimler özellikle birçok genç girişimcinin hayalini süsler. Fakat bizim gençlerimiz bu hikâyelerden feyz alıp, sıfırdan başlamak yerine nedendir bilinmez devletin “nakit” desteği ile zirveden başlama arzusu içerisindeler. Benim aklımda çok güzel bir iş fikri var, devlet neden çıkarıp bana para verip destek olmuyor? Diye sorar dururlar sürekli.
Gençlerin hakkını yemeyelim, her yaştan ve cinsiyetten birçok girişimcinin en büyük hayali ve beklentisi de bu yöndedir. Biz düşünelim, devlet para versin hepimiz çok zengin olalım.
Ama dinlediğimiz başarı hikâyelerinin hiç birisinde yok bu, sen nereden çıkardın ki bunu?
Paran yoksa girişimci değilsin. Üstelik bu durum sadece Türkiye’ye özgü bir durum da değil. Neredeyse Dünya’nın her yerinde durum aynı. Aslında Tüm Dünya’da böyle de ben “neredeyse” diyerek hayalleri allak bullak olan okurlarıma umut olması için bir açık kapı bıraktım.
İş fikrine gelince…
Son dönemlerde iş fikrinizin artık hiçbir önemi kalmadı desem biraz çok mu ileri gitmiş olurum?
Hayır, hiç de ilerde değilim. Doğrusu bu. Girişimcilik faktörlerinin olmazsa olmazı olan “iş fikri” artık saklanması gereken bir kavram olmaktan çıkalı epey bir zaman oldu. (Güzel ve etkili bir icadı olanlar müstesna tabii)
Peki, girişimcilik için ne lazım? İşte reçete:
1- Bir iş fikri
2- Bir adet girişimci (İşe girişmek için kullanılacak ve iş fikrini yerine getirebilecek özelliklerden olacak)
3- Sermaye (Ya paranız olacak, ya da paralı birisini bulacaksınız.)
Kısacası ve özeti bu, sonrası kolay zaten...
Sağlıcakla kalınız.