Ekonomide durgunluk var. Bunu artık hepimiz kabul ettik. Kabul etmekten de öteye, neredeyse benimsedik. Keşke bu kabul işlemini biraz daha erken yapıp acil ve anlık önlemlerle zararı en aza indirmemiz mümkün olsaydı. Fakat keşkelerle yaşanmıyor bu hayat.
Tabi araya yerel seçimler girdi, akabinde yenilenen İstanbul seçimleri derken kabul süreci uzadı da uzadı. Hiçbir iktidar seçim sürecinde ekonominin gidişatının bozuk olduğunu kabul etmez. Bu siyasetin doğasına aykırı bir durum. Muhalefet ekonominin bozuk olduğunu defalarca dile getirse de pek dikkate alan olmadı. Sebebi çok basit, yalancı çoban hikâyesini hatırlayın. Ekonomik göstergeler iyiyken sürekli manipülatif söylemlerle enerjisini ve güvenini kaybeden muhalefet, artık ekonomi hakkında ne söylese dikkate alınmıyor.
Elimizde ayarı bozulmuş bir saat var. Ayarlamak için düğmesini çevirmek yeterli değil. Çünkü mekanizmada birtakım arızaların olduğu belli. Bir ustanın güzelce içini açıp, hassas ve narin parçalara müdahale etmesi gerekiyor. İyi bir usta olmalı bu kişi. Değişmesi gereken parçaları ve tamir edilebilir parçaları iyi tespit edip, ne müsriflik yapmalı, ne de yapılması gerekenden geri kalmamalı. Usta çok güvenilir olmalı.
Enflasyon rakamları açıklandı, hiç inanmadık… Derken arkasından işsizlik rakamları açıklandı. Dehşet verici! 3,1 puan artmış, 13,9 seviyelerine ulaşmış. Şimdi, enflasyon rakamı beklenenden düşük çıkabiliyorsa, işsizlik rakamı da aslında daha yüksek olabilir mi?
Güven… Güven sorunumuz var. Hem de çok ciddi bir güven sorunumuz var. Ülke nüfusunun sadece yüzde 46,4’lük bir kesimi çalışıyor. Geri kalanı istihdam dışı. İşsizlik oranından daha vahim!
Türkiye'de sanayi üretimi Ağustos'ta aylık %2.8, yıllık bazda % 3.6 düştü. Üretmiyoruz, üretemiyoruz, üretene sahip çıkmıyoruz. Maalesef bu durum bizim gelecekteki en önemli tehditlerimiz arasında yerini almış vaziyette.
Son tahlilde ifademi yenilemekte fayda görüyorum, faizlerin düşmesi tek başına hiçbir anlam ifade etmiyor. Mücadele hızlı ve azimli bir şekilde devam etmeli. Ayarların yeniden düzelmesi, normale dönmesi gerekiyor. Faizdeki düşüşün hiç etkisi olmadı dersek yalan olur. Örneğin Eylül ayında kredi ile satılan konut miktarı bir önceki yılın Eylül ayına oranla yüzde 410 gibi bir yükseliş gerçekleştirdi.
Barış pınarı harekatının etkilerini henüz hissetmedik. Dövizdeki yükseliş tahmin edilenden düşük. Otoritelerin neredeyse tamamı böyle bir operasyonun başlaması durumunda doların 6 TL seviyelerini hızlıca geçeceği yönündeyken, 6 sınırına dayansa da agresif bir tutum sergilemedi. Açıkçası bundan daha fazla ilerleyeceğini de düşünmüyorum.
Sağlıkla kalın.