Geçtiğimiz hafta “Kara Cuma” hakkında bir yazı kaleme almıştım. Küçük esnafın gereksiz yere alınganlık yaptığından ve her zaman olduğu gibi çözüm aramak yerine şikayet etmeyi, karalamayı kendisine yol edindiğinden bahsetmiştim. “Kara Cuma”, nam-ı diğer “Black Friday” geldi geçti. Devasa bir alış verişi de götürdü gitti. Geçtiğimiz günlerde birkaç araştırma şirketi yayınladıkları bazı verilerle Kara Cuma gerçeğini gözler önüne serdiler. Gelin birlikte bakalım bu verilere.
• 25 Kasım sonrasındaki hafta İnternet üzerinden yapılan alışveriş yüzde 100’ün üzerinde artış sergilemiş.
• Satın alınan ürün adedi yüzde 45 arttı. Geçen yıl 1 milyon 500 bin dolaylarında olan rakam bu yıl 2 milyon 200 bin adetlere ulaşmış.
• Markaların cirosunu en çok etkileyen ürünler giyim, kozmetik, ev dekorasyonu, cep telefonu ve aksesuarları, beyaz eşya, küçük ev aletleri, bilgisayar ve aksesuarları olmuş.
• Türkiye’de her 100 kişiden 97’si “Black Friday”i bildiğini söylerken bunlardan yüzde 79’u o gün alışveriş yapacağını beyan etmiş.
• Ülkemizdeki tüketiciler o gün için ortalama 1.650 TL bütçe ayırmayı planlamış. Bu haliyle Türkiye Birleşik Arap Emirlikleri ve Danimarka’dan sonra 3. Sırada yer alıyor.
• …
Bu liste uzar gider. Elimizde ne kaldı? Kara Cuma çılgınlığına dur dememizi isteyen birkaç grup ve yukarıdaki sonuç listesi. Demem o ki, senin yapma, etme demenle olmuyor bu işler. Olmadı da..
Küçük esnafın her şeyden önce birlikte hareket etmesi lazım. Meslek odaları belli ki bu iş için doğru yerler değil. Tek yaptıkları “Esnafına Sahip Çık” kampanyaları. Pardon, bir de protokol sıralarında yer kapmaca oyunu oynamak, yemeli – içmeli – gezmeli seyahatler ve organizasyonlar tertip etmek.
Esnaf kardeşim şimdi sen söyle. Esnafıma neden sahip çıkayım? Bana bir sebep, geçerli bir neden gösterir misiniz?
İnternetten alış veriş yapmayın! Peki, ama neden?
Esnaf kendisini dibe çekmek yerine birlik olup çalışsalar ve daha güzel kampanyalarla insanları alış verişe sevk etseler nasıl olur?
Örneğin Nazilli’de kurulan bir dernek var. İsmini daha önce zikretmiştim yazılarımda. Esnaf odaları ve ticaret odası dertlerine derman aramadığı için, çözüm üretmek için birlik olmuşlardı. Ne yaptılar bu süreçte? Ben bir faaliyetlerini göremedim, üzüldüm de. Daha çok yenisiniz, sakın ola ki o protokolün büyülü dünyasına kapılmayın! Makam, mevki hırsı bürümesin sizleri. Nereden geldiğinizi ve ne amaçla kurulduğunuzu sürekli hatırlayın.
Hangi küçük esnaf müşterisinin doğum gününü, evlilik yıl dönümünü, çocuğunun doğum gününü vs. hatırlıyor? Aldığı ürün için koşulsuz iade garantisi sunuyor? Müşterinin onu puanlamasına izin veriyor? Kötü yorum yapılma korkusu yaşıyor?
Esnaf kardeşim.. Müşterine sahip çık. Müşteri sana değil, sen müşteriye muhtaçsın. Fiyat etiketlerini as, camlarını kampanyalarla süsle. Dükkânındaki saçma sapan dost kalalım ölesiye, iade kesinlikle yoktur tarzı daha kapıdan girerken kendinden soğutan yazıları asma. Dükkânında sigara içirme, temiz tut, güzel kokular as. Arkadaşlarınla işletmende siyaset, futbol, mahalle dedikoduları konuşma! Güler yüzlü ol, personeline de tembih et, hatta bunu şart koş. Sosyal medyadan hararetli tartışmalara katılma, kapının önüne çıkıp bağırmalı – kahkahalı sohbetler yapma! Yapma bunları, müşteri senin veli nimetin. Kendini toparla ve mücadeleye katıl.. Sen bize lazımsın amma velakin vazgeçilmez de değilsin.
Sağlıkla kalın, sağlıcakla kalın.