Hepimizin bildiği gibi geçtiğimiz günlerde merkez bankası faizlerde 400 baz puanlık bir indirim gerçekleştirerek piyasaları rahatlatmak için önemli bir hamle yaptı. Hemen akabinde de 3 büyük banka konut kredilerini 0,99 oranına indirerek konut piyasasını ve dolaylı olarak da bağlı sektörleri canlandırmak için harekete geçtiler. Bunu fırsata çevirmek için kolları sıvayan bazı müteahhitler uzun süredir devam eden durgunluğun ardından ellerindeki stokları hemen boşaltmak yerine konut fiyatlarını artırarak konut kredisi indiriminden vatandaşın elde edeceği kâra da göz dikme yoluna gittiler. Satışlardaki durgunlukla gerileyen fiyatlar hemen eski halini almış oldu.
Müteahhitlerin haklı sebepleri mutlaka vardır. Artan maliyetler ve enflasyon bahane gösterilebilir elbette. Konut satışının durgunlaşmasıyla indirilen fiyatların zarar olduğunu da beyan edebilirler. Yeni projelere başlamanın maliyetlerinin artması da başka bir sebep olarak gösterilebilir. Belirttiğim gibi, bunların hepsi ve daha fazlası haklı sebepler olabilir. Burada önemli olan, tüketicinin düşen kredi oranları ile artan satın alma isteğini diri tutmaktır. Vadelerin 180 aya çıkması ile artan faiz ödemelerinin yanı sıra, artan konut fiyatları da tüketiciye ek maliyet oluşturmaktadır. Konut faizlerinin düşmesini bekleyen ve kendisine uygun konutları belirleyen tüketici, fiyatların artması ile vazgeçmek ya da daha düşük fiyatlı konutlara bakmak zorunda kalabilmektedir.
Kısa vadede konut kredilerinin yeniden yükselmesi olası görülmüyor. Sektör temsilcileri durumu lehine çevirirken sektöre olan güveni de düşürmemekle mükelleftirler. Krizde bazı müteahhitlerin başlamadıkları ya da yarım kalan projeleri ile zedelenen tüketicinin güveni, sergilenen fırsatçı yaklaşımla nefrete dönüşebilir.
Kısaca şöyle bir hesap yapalım. Diyelim ki 120 bin lira değerinde bir konutu 100 bin lira kredi ile almak istiyoruz. Ödeyeceğimiz taksit miktarı, 180 ay ve 0,99 faiz oranı ile yaklaşık 1.192 TL civarındadır. Toplam geri ödeme 214.500 TL dolaylarında olacaktır. Bu konutun fiyatının 20 bin TL arttığını düşünürsek ve kredi miktarını 120 bin TL olarak güncellersek taksit ödemesi 1.430 TL ve toplam geri ödeme 257.400 TL olacaktır. Bu durumda hem aylık taksit miktarındaki artış, hem de toplam ödemedeki artış böyle bir konut için caydırıcı nitelikte olacaktır.
Başka bir hesap yapacak olursak, hatırlarsanız konut satışlarının düşük olduğu bir dönemde 2018 yılında Ağustos ayında faiz oranları geçici olarak 0,98 seviyelerine düşmüştü. Bu oranla 120 ay vade ile 100 bin TL kredi kullanmak isteyen bir tüketicinin geri ödemesi 1.420 TL dolaylarında idi. Yani 120 ay vadede aynı ödeme miktarı ile aynı konutu alabilecekken almayan (ya da alamayan) bilinçli bir tüketici, 180 ay aynı ödemeyi yaparak o konutu almaz, 60 ay boşuna ödeme yapmaz! Hesabı karışık bulanlar için kademeli olarak anlatmak gerekirse;
2018 yılında 120 bin TL’lik bir konutu 20 bin TL peşinat ve 0,98 faiz oranı ile 100 bin lira kredi çekerek almak isteyen bir tüketici 120 ay ödeme ile aylık 1.420 TL ödeme yaparak sahip olabiliyorken,
Son faiz indirimi karşısında müteahhitin konut fiyatını artırarak 140 bin TL’ye yükseltmesi durumunda 120 bin lira kredi çekecek ve 180 ay boyunca 1.430 TL aylık ödeme yapacaktır. Müteahhitin ufak bir zam hamlesi ile 60 ay boyunca ayda 1.430 lira fazladan ödeme yapmak zorunda kalacaktır. Bu rakam yaklaşık 85.800 TL’dir
Yani anlayacağın müteahhit bey (hanım), sen 20 bin lira fazla kazanasın diye ben 85 bin lira fazla ödeme yapmam! Bu hesabı yapabilen tek kişi ben olmadığıma göre sen de hesabını iyi yapmalısın.
Sağlıkla kalın, sağlıcakla kalın.