Rakamlarla sigara!
• Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Temsilcisi Dr. Pavel Ursu, Türkiye’de 2012’de yüzde 27.1 olan sigara kullanım oranının2018 yılında yüzde 31.6’ya çıktığını açıkladı.
• Türkiye'de her yıl 83 bin 100 kişi sigara kaynaklı nedenlerle yaşamını yitirirken 252 bin çocuk ve 14,5 milyon yetişkin tütün ürünü kullanıyor.
• Dünya Sağlık Örgütü, Amerikan Kanser Topluluğu ve Dünya Akciğer Vakfı'nın katkılarıyla hazırlanan Tütün Atlası'na göre Türkiye'deki erkeklerin yüzde 31'i tütün kaynaklı hastalıklar nedeniyle yaşamını yitiriyor. Bu, Kuzey Kore'nin ardından dünyada en yüksek ikinci oran!
Bu arada ufak bir hatırlatma yapmak istiyorum: Dünyanın en büyük 6 tütün şirketi, Türkiye'nin en değerli 500 şirketinin toplamından 3,4 kat daha fazla kâr ediyor
Neyse, biz konumuza dönelim!
Mevcut hükümetin özellikle de Cumhurbaşkanımızın sigara ile mücadelesi çok eskiye dayanır. Hatırlarsanız 2008 yılında kapalı alanlarda sigara içme yasağı getirilmeden önce hastane koridorlarında, devlet dairelerinde, kafeteryalarda, restoranlarda kısacası her yerde insanlar rahatlıkla sigara içebiliyordu. Hatta öyle ki, 90’lı yıllarda televizyon ekranlarında bile tütün kullanımı serbestti. Tartışma programlarında ve eğlence programlarında katılımcılar bir taraftan sigaralarını tellendirirken diğer taraftan yayın akışı devam ederdi. Buna inanmayanlar video izleme sitelerinden arama yaparak söylediklerimi teyit edebilirler. Hatta hiç unutmam bir keresinde İbrahim Tatlıses’in sunduğu bir programda mükellef bir içki sofrasında ellerde sigara ile (Küçük İbo isimli sanatçı da orada bulunduğu halde) rahmetli Kazancı Bedihi ve saz ekibi ile sıra gecesi tadında bir program yapmışlardı.
Bu arada ufak bir hatırlatma yapmak istiyorum: 2013 yılında dünyadaki en büyük 6 tütün şirketinin yıllık kârı 44 milyar dolardan fazlaydı. Bu, Coca Cola, Walt Disney, FedEx, AT&T, Google, McDonalds, Starbucks ve General Mills'in dünya genelindeki yıllık kârlarının toplamına denk.
O zamanlar tütün ve alkol kullanımı neredeyse özendiricilik seviyesindeydi. Hepimizin ailemizle severek izlediği dizilerde bile alkol ve sigara haddinden fazla tüketilirdi. Süper Baba dizisini hatırlayın, mahallede kim dertlense ya da mutlu bir haber alsa akşamında Rasim Baba’nın meyhanesinde toplanıp içilirdi.
Zaman ilerledi, 2008 yılında kapalı alanlarda sigara içilmesi yasaklandı. Çok da iyi oldu. Toplum o kadar istekliymiş ki, bu yasağı delmeye çalışanlara kesilen cezaları kimse yadırgamadı. Hatta destek bile olundu. Haklı bir yasaktı. Kimsenin sigara içmeyen birisinin havasını kirletmeye hakkı yoktu! Bu yazıyı yazarken hatıralarımda birçok anı canlanmaya başladı. Hiç unutmam bir yakınımızın bebeği olmuştu, ziyarete gittiğimizde 3-5 günlük bebeğin ve annesinin yanında birkaç aklı evvelin oturup sigara içtiğini gören babam sert bir dille uyarmış ve “biz de böyle büyüdük Mehmet Ağabey” karşılığını almıştı.
Fazla uzatmadan günümüze gelecek olursak sigara yasağı ve sigara kullanımı ile yapılan mücadelenin başarılı olmadığı âşikar. Bunu kafamdan söylemiyorum. Aradan geçen yıllara rağmen hem TÜİK verilerine hem de Dünya Sağlık Örgütü, Amerikan Kanser Topluluğu ve Dünya Akciğer Vakfı'nın katkılarıyla hazırlanan Tütün Atlası'na göre sigara tiryakisi sayısında ve sigaraya bağlı ölümlerde bir azalma mevcut değil. Son yapılan zamları ve uygulanan yasakları da önleyici değil, kazanç elde edici yaptırımlar olarak görüyorum. Eğer niyet sigara kullanımını önlemek olsaydı sigara ile mücadele kapsamında hazırlanan birçok yaptırım geri çekilmezdi. En başında sigaraların raflarda sergilenmesine engel olacak düzenleme, sigara satışına kısıtlama getiren düzenleme vb. düzenlemeler ivedilikle uygulamaya konulabilirdi.
Bu arada ufak bir hatırlatma yapmak istiyorum: Tütün şirketlerinin 2013'teki cirosu olan 342 milyar dolar Türkiye'nin o yılki gayrı safi milli hasılasının yüzde 42'sini oluşturuyordu.
TÜİK verilerine göre ülkemizde erkeklerin yüzde 31’i tütüne bağlı hastalıklardan dolayı hayatını kaybediyor. Buradan da anlaşılıyor ki tütün kullananların sağlık harcamaları daha yüksek. Tütün ve tütün mamülleri karne ile satılsa ve kullanıcısından kullanmayanlara oranla daha yüksek oranda sağlık kesintisi yapılsa caydırıcılık açısından eminim çok daha faydalı olacaktır. Hatta gıda satışı yapılan marketlerin tümünde tütün ve tütün mamülleri satışının yasaklanması, bu tür mamüllerin sadece bu ürünlerin karne ile satıldığı özel büfelerde yapılması gerektiğine inanıyorum.
Bu arada ufak bir hatırlatma yapmak istiyorum: Tütünle mücadelenin caydırıcılıktan uzak olmasının tütün şirketleri ve bu şirketlerin dudak uçuklatan gelirleri ile bir alakasının olduğunu hiç düşünmedim(!)
Umarım kendimi anlatabilecek cümleler kurabilmeyi başarmışımdır.
Sağlıkla kalın, sağlıklı yaşayın…