Ülkemizin dört bir yanında ciddi ve büyüyen bir atık sorunumuz var. Gün geçtikçe artan atıkların maalesef çok az bir kısmını geri dönüşüme gönderebiliyoruz. Bunun yanında çok acıdır ki yurt dışından atık ithal ediyoruz. Evet, yanlış duymadınız parasını verip atık satın alıyoruz.
Çin’in 2018 yılında plastik atık ithalatına sınırlama getirmesinden sonra atıklarını ihraç etmek isteyen ülkeler için çok önemli bir pazar haline gelen Türkiye, 2017 yılında aylık 4 bin ton dolaylarında atık ithal ederken 2018 yılında bu rakam aylık 33 bin tona kadar çıkmış vaziyette. Türkiye ekonomisinin önemli aktörleri arasında yer alan plastik sektörü, ham madde ihtiyacının önemli bir bölümünü maalesef dışarıdan ithal ediyor. Peki, neden böyle bir tablo var? Aslında nedeni çok basit, atık toplama bilincimiz yok. Ülkemizde atıkların büyük bir kısmı geri dönüştürülebilir malzemelerden oluşmasına rağmen atık oluştuğu esnada ayrıştırılmadığından milli servet olan geri dönüştürülebilir malzemeleri maalesef çöp olarak toplayıp atıyoruz. Bu bilinçsiz hareketimizle hem doğaya hem de ülke ekonomisine ciddi zararlar veriyoruz.
Çöp işte, ne olacak demeyiniz efendim. 2018 yılının ilk 3 ayında 155 bin ton ve 783 milyon dolarlık plastik mamul ithal edilmiş buna rağmen aynı dönemde 415 bin ton ve 1 milyar 157 milyon dolar ihracat gerçekleşmiştir. Rakamların büyüklüğünden sektörün büyüklüğü sanırım bir nebze de olsa anlaşılabilir. Üstelik sürekli büyüyen ve yatırım yapan plastik sektörümüze fazlasıyla yetecek atık ülkemizde mevcutken çöp almak için harcadığımız rakama yazık değil mi?
Bu işin sorumlusu hepimiziz. Bu bilinç önce ailede, evimizde başlar. Daha evde çöplerimizi ayrıştırarak geri dönüşümü mümkün olan atıkları diğer atıklardan farklı bir yerde toplamak işin en temel noktasıdır. Sonra belediyelerin çöp konteynerlerinin yanına yerleştireceği ayrı kumbaralarda devam eder. Sonra ayrıştırma tesislerinde ve en son plastik ürün üreten tesislerde yeniden değerlendirilir.
Amacım sosyolojik analiz yapmak, neden sonuç ilişkisine değinerek bir kampanya yürütmek değil. Bunu yapacak merciler bellidir ve nihayetinde ülke genelinde sıfır atık projesi kapsamında müspet adımlar atılmaya devam etmektedir. Benim burada dile getirmeye çalıştığım çöp diye yere attığımız, evimizde ayrıştırmadığımız ve aslında ham madde olarak değerlenebilecek atıkların ekonomik değerinin var olduğu gerçeğidir. Çevreye verdiği zarar hepimizin malumu. Bunun yanında ekonomiye verdiği zarar da hiç küçümsenmeyecek derecede fazla. Çöp diye her gün bir servet attığımızı ve bu servetle neler yapabileceğimizi varın siz düşünün. Bu işin sadece plastik kısmı. Daha cam, teneke, ekmek ve sair diğer atıklara hiç değinmedim. Bu gün çöpe attığımız her bir geri dönüştürülebilir atıkla çevreye, doğaya, gelecek nesillere ne kadar zarar veriyorsak bunları geri dönüşümle değerlendirerek daha büyük faydalar sağlayabiliriz. Durumu zayıf çocuklarımıza burs, sokak hayvanlarına yem, tarım politikalarına kaynak… Hayalinize ne gelirse siz ekleyin. Ama unutmayın, bu gidişe bir son vermezsek hayallerimiz her gün çöplüklerde bize zarar vermeye devam ediyor olacak.
Huzurla ve sağlıkla yaşayın.