TÜİK ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası iş birliğiyle yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan mevsim etkilerinden arındırılmış tüketici güven endeksi, Ekim ayında geçen aya göre yüzde 2,1 arttığı açıklandı.
Güven endeksi çok önemli bir parametredir benim nazarımda. Dövizin hareketinden, enflasyonun durumundan, faiz göstergelerinden daha da önemlidir bu gösterge. Çünkü tüketici güveniyorsa geri kalan her şey zamanla düzelecektir.
Tüketici güvenini ölçümleyen birtakım davranışlar vardır. Güveni ölçmek zor değil. Bizler de aynı zamanda tüketici olduğumuzdan yola çıkarak satın alma durumundaki birtakım davranışlarımızdan bu güveni ölçümleyebiliriz.
Örneğin borçlanma eğilimi.. Nakit ihtiyacımız varken hiç tereddüt etmeden finans kurumlarına gidip ihtiyacımızı karşılamayı düşünüyorsak, krediyi ödemek için piyasalara güvenimiz var demektir. Hele ki uzun vadeli kredi borçlanmaları, tüketicinin uzun süreli güveninin en önemli habercisidir. Şöyle düşünelim, on yıl vadeli bir konut kredisi çekmeyi düşünüyoruz. Bu düşüncemizi olumlu ya da olumsuz şekillendiren tek unsur güvendir. On yıl boyunca düzenli olarak gelir elde edebileceğimizi düşünüyorsak, piyasalara, işimize, işimizin devamlılığına güveniyorsak bu krediyi kullanırız. Aksi halde ödeyememe durumu ağır basarsa, gelir korkusu yaşarsak muhtemelen kredi kullanmaktan vaz geçeriz.
Bu durum davranışlarımıza da yansır. Eğer tüketicinin güveni varsa harcama yapmaktan çekinmez. Güven sorunu tüketiciyi tasarrufa (birikim yapmaya) zorlar. Hatta bu güven sorunu tasarrufun nasıl yapılacağını da etkileyebilecek bir sorundur. Savaş tehlikesi ya da darbe tehlikesi olan bir yerde insanların birikimlerini bankaya yatırmasını bekleyemeyiz. Böyle bir güvenlik sorununun bulunması halinde insanlar birikimlerini muhtemelen kıymetli taşlara, metallere (örneğin altın) ya da dolar ya da avro cinsinden uluslararası geçerliliği olan dövize dönüştürüp yanlarında bulunduracaklardır.
Nenelerimizden örnek verecek olursak kıtlık, harp, yoksulluk vb. birçok durumu gördükleri ve yaşadıkları için hep evde bulgur, kuru bakliyat stoklama eğilimindedirler. Bu, haklı bir eğilimdir. Çünkü altında bir “korku” ve bir “ya aç kalırsam, savaş çıkarsa” dürtüsü vardır. Çünkü açlığı da savaşı da yaşadıkları için güven temelden sarsılmıştır.
Sözü uzatmak ve sizleri sıkmak istemiyorum. Güven endeksinin yükselmesi, bu gün açıklanacak olan faiz kararından da yılsonu enflasyon beklentisinden de daha önemlidir. Tüketici güvenirse harcar, harcarsa piyasalar canlanır. Suriye operasyonunun konuşulduğu (ve hatta gerçekleştiği) bu aylarda tüketicinin güven endeksinin artması umut verici bir durum. Bu durumun devamlılığı ekonomiyi hareketlendirecek ve karamsar söylemlerin yerini yeni umutlara bırakacaktır.
Güvenin ve emin olun ki güzel günlere hep birlikte birlik ve beraberlik içerisinde ulaşacağız.
Sağlıkla kalın, hoşça kalın.