Türkiye genelinde ilk ders zili çaldı ve İstiklal Marşı okundu. Ama bu sefer okula koşarak giden öğrencileri, okulların açılma sevinci ile gür sesle İstiklal marşı okuyan öğrencilerin seslerini duyamadık.

İlk okula başlayan çocukların gözlerindeki endişeyi ve ailelerin gözlerindeki sevinci göremedik. Okul bahçeleri bomboştu sadece idareciler ve öğretmenleri vardı.

Neden böyle olduğunu hepimiz biliyoruz. Koronavirüs belası nedeniyle 2020-2021 eğitim öğretim yılı uzaktan eğitim ile yeni sezona başladı. Ülke genelinde olduğu gibi okullardaki yöneticilerde ve öğretmenlerde de her geçen gün vaka sayısı artmaya başladı. Yaklaşık iki buçuk aydır düşün vaka sayıları birden artışa geçti. Bu artışların nedeni vatandaşların hijyen, maske ve mesafe kurallarına uymamalarından bir de tedbirleri elden bırakıp toplu organizasyonlar düzenleyip katılmalarından kaynaklandı. Ne kadar vaka duyduysak ya gittiği düğünde, ya hasta ziyaretinde ya da taziyelerde bulaştığını bilmemize rağmen hala tedbirsizlik diz boyu.

Bu kadar vakalar artmışken göz bebeğimiz, canımızın parçası biricik evlatlarımızı okula göndermeyi istemiyoruz. Çünkü artık eğitimden ziyade çocuklarımızın sağlığını düşünüyoruz.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “İlk kez öğrenciler olmadan bir sınıfta bulundum. Bu inanın çok büyük bir burukluk veriyor. Öğrencilerin feryadını duymalıydınız. ‘Açın artık’ diye bir bağırtı duydum. Risk varsa biz yokuz. Şu anda açılmamasının daha uygun olduğu konusunda ortak bir kanaat oluştu. ‘Uzaktan başlayalım’ dedik. Böyle de devam edeceğiz” dedi.

Evet Bakan Selçuk, risk varsa biz yokuz dediği gibi biz veliler de yokuz. 21 Eylül’de açılması planlanan yüz yüze eğitimin de başlamasını istemiyoruz. Bir yıl daha çocuklarımız online uzaktan eğitimlerini sürdürmeleri daha doğru olur. Geleceğimizin teminatı evlatlarımızın can güvenliğini tehlikeye atmayalım.