Aydın’ın en büyük gazetelerinden birinde lütfedip bize ayırdıkları bu köşeden ekonomi dışında yazı yazmıyorum. Sebebi basit aslında, hem ilgi alanım hem de eğitimim ekonomi üzerine. Siyaset pek bana göre değil, kendimi siyasete yatkın ve siyasette yetkin hissetmiyorum.
Ekonomik verileri değerlendirirken ve eleştirirken genellikle (mecburen) iktidarın çalışmalarını değerlendirmiş oluyoruz. Çünkü iktidar ekonominin de patronu, haliyle her yazdığımızın ucu iyi ya da kötü bir şekilde iktidara dokunuyor. Bu gün farklı bir bakış açısıyla olayları irdelemeyi düşünüyorum. Millet ittifakının bende uyandırdığı intibayı değerlendireceğim.
Millet ittifakı öncelikle kendi “ulaşılmaz” imajını gözden geçirmeli, henüz iktidar olmadıkları halde kullandıkları lüks otomobillerin, aşırıya kaçan koruma ordularının ve şatafatlı yaşamlarının göze battığını bilmelidir. Bu millet salak değil, henüz elinde imkân yokken bu haldeysen imkân eline geçince eleştirdiğini mumla aratırsın, bunun farkındayız. Sizlere çizilmeye çalışılan “ulaşılmaz lider” imajı sizi halktan uzaklaştırır. Eğreti samimiyetiniz ve yapmacık halkçılığınız fersahlar uzaktan seçilebiliyor.
Her şeyden önce millet ittifakının görünen yüzü ve aslında en büyük imtihanı belediyelerdir. Büyükşehir belediyelerinde yurt çapında yüksek memnuniyet elde ettiğine inandığım millet ittifakının küçük belediyelerini ivedilikle ablukaya alması gerekmektedir. Aydın’ın en ücra köşesindeki yaşlı bir amcam ya da teyzem Mansur Yavaş’tan ya da İmamoğlu’ndan haberdar olabilir fakat onun oyunun rengini yerel siyaset belirler.
Şöyle bir dosya halinde belediyelerinizi uzman bir şekilde inceleyin. Personel alımları, bütçe harcamaları, yapılan ihaleler… Neler olup bitiyor hepsini irdeleyin. Unutmayın, sizlerin söylemlerinden (vaatlerinizden) daha çok belediyelerinizin ne yaptığı bizlere ittifakınız hakkında fikir veriyor. Bir nevi iktidarınızın stajı konumundaki belediyelerinizin büyük bir bölümü dökülüyor haberiniz olsun.
Milletvekillerinizin, parti yöneticilerinizin çocukları belediyelerde usulsüz bir şekilde işe mi giriyor, il/ilçe başkanlarınızın belediyelerle para trafiği mi var, ihaleler nasıl yapılıp sonuçlanıyor, doğrudan teminlerde hakkaniyet ne kadar göz önünde bulunduruluyor bunlardan haberdar olun.
Vatandaşa zulmediliyor mu, tepeden bakılıyor mu, vatandaş tehdit ediliyor mu bunları herkesten önce öğrenip gerekli tedbirleri alın. İş işten geçmek üzere, bu gidişle işiniz çok zor bilesiniz.
Çoğu belediyelerinizin halini görseniz içiniz acır. Birçoğu hazır fırsat geçmişken biz de aynılarını, hatta daha fazlasını yapalım telaşındalar. Değnek el değiştirince yeni gelen hiddetinden midir nefretinden midir yoksa yılların hasretinden midir bilinmez, daha bir sert vuruyor. Bize değneği alıp sırtımıza vuracak siyasetçiler lazım değil, o değneği kırıp atacak, hakkaniyet çerçevesinde bizleri yönetecek idareciler lazım.
Zamlar ortada, bakanların, başkanların biri gelip diğeri gidiyor, adalet nerede bilen yok, siyasetin dili ve seviyesi ayaklar altında.. Kimsenin kimseye saygısı kalmamış, gençlerin gelecekten umudu tükenmiş, esnaf kepenk açmak istemiyor, ücretli maaşını yetiremiyor.. Böyle bir ortamda bile yapılan anketlerde iktidar olamıyorsanız bu insanların “koyun” olduğunu değil, sizlerin “kopuk” olduğunuzun bir sonucudur.
Sözümüz çok lakin kısa keselim, eleştirmiyorsak hatasız olduğunuzdan değil, kayıtsız kaldığımızdandır bilin istedim.
Sağlıkla kalın, hoşçakalın.

DİĞER YAZILARI