Çiğdem Aşiroğlu

Çiğdem Aşiroğlu

Cibuti 

Cibuti 

Tarihi milâttan önce III. yüzyıla kadar giden Cibuti’ye önceleri Arabistan yarımadasından gelen ve Afarlar denilen göçmenler yerleşmiştir. Daha sonra güneyden Somalililer’in gelmesiyle Afarlar kuzeye çekilmişler ve ülkenin güneyine Somalililer (Îsâlar), kuzeyine de Afarlar (Denâkililer) hâkim olmuştur. Bu bölge deniz ulaşımında önemli bir uğrak yeri olması sebebiyle İlkçağ’daki denizci milletlerin dikkatini çekmiştir. Eski Mısırlılar’ın burayı ülkelerine dahil ettikleri biliniyorsa da bölgenin tarihini aydınlatacak eserler mevcut değildir. Müslümanlık, VII ve VIII. yüzyılda Medine’de ortaya çıkan siyasî karışıklıklar sebebiyle buraya göç eden Araplar vasıtasıyla yayılmıştır. XVI. yüzyılın başlarına kadar bölgenin yegâne hâkimi müslümanların elinde bulunan Cibuti yöresi, bu yüzyılda milletlerarası ticaret ve siyasette büyük bir güç haline gelen Portekiz’in etki alanında kaldıysa da bu devletin Güneydoğu Asya’ya yönelmesi ve Mısır’ın Osmanlı hâkimiyetine geçmesi üzerine içinde bulunduğu Afrika Boynuzu’yla birlikte Osmanlı Devleti’nin güdümüne girdi.

Cibuti’nin asıl tarihi, Süveyş Kanalı’nın milletlerarası deniz trafiğine açılması ve Avrupa devletlerinin Afrika ve Asya ülkelerini ekonomik, siyasî, askerî ve dinî maksatlarla hegemonyaları altına alma ve sömürge haline getirme yarışına girmeleriyle başlamıştır. İngiltere ve Fransa, XIX. yüzyılın en büyük devletleri olarak sömürgecilik ve yayılmacılık alanında büyük bir rekabete girişmişler ve bu arada İngiltere’nin Aden’e (1839) ve Somali’ye (1869) yerleşip Kızıldeniz’deki ticaret yolunun denetimi üzerinde önemli bir üstünlük elde etmesi karşısında Fransa, İngiltere’nin bu avantajlı durumunu dengeleyebilecek bir yer olması münasebetiyle, Kızıldeniz ile Aden körfezinin birleştikleri yerde bulunan Tâcûre körfezinin kuzeyindeki Ubûk’ta (Obok) bir iskele kurmuştur (1859). Ubûk bölgesini denetimi altında bulunduran Tâcûre Sultanı Ahmed Ebû Bekir’in 11 Mart 1862 tarihli bir dostluk ve yardım anlaşması ile 52.000 frank karşılığında Ubûk’u Fransızlar’a bırakmayı kabul etmesinden sonraki yirmi yılda Fransa, çevrede bulunan Afarlar’ın ve Îsâlar’ın şefleriyle sözleşmeler yaparak bölgeyi kendi himayesine aldı (1884). Kumandan tayin edilen Leonce Legarde, Etiyopya ile dostluk ilişkilerini geliştirerek buradaki Fransız sömürgesinin gerçek bânisi oldu. 1888’de Fransa ile İngiltere arasında imzalanan bir antlaşmayla Fransız ve İngiliz Somalisi’nin sınırları belirlendi ve aynı yıl Fransız Somali Kıyısı’nın merkezi Ubûk’tan Leogarde’ın kurduğu Cibuti şehrine taşındı; daha sonra da burası resmî başşehir olarak ilân edildi (1892). Burada inşa edilen liman tesisleri ve ikmal merkezleri sayesinde Cibuti’nin deniz ulaşımındaki stratejik önemi iyice arttı. Cibuti Limanı’nı Orta Afrika’ya ve Adisababa’ya bağlayacak olan 781 km. uzunluğundaki demiryolunun yapımına 1897’de başlandı ve inşaat 1917’de tamamlandı. Etiyopya’nın ticareti bütünüyle bu demiryolu sayesinde Cibuti Limanı’ndan yapıldığı için yolun önemi son derece fazlaydı. Liman ve demiryolu Somalililer için büyük bir istihdam imkânı oluşturdu ve burası daima Somali ile Etiyopya’nın baskısı altında kaldı.

II. Dünya Savaşı’ndan sonra Cibuti Fransa’nın “deniz aşırı ülkeler” bölümü içerisinde yer aldı, burada yaşayanlara Fransız vatandaşı statüsü tanındı ve ayrıca buraya Fransız Birliği (Union Français) senatosu ve millet meclisinde temsil edilebilme hakkı verildi. 1957 yılında yeni bir teşkilâtlanma yasası yürürlüğe kondu ve genel valinin başkanlığı altında görev yapacak sekiz yerli bakandan oluşan bir bakanlar konseyi ile otuz iki üyeli bir meclis kurularak ülkenin adı Fransız Somalisi’ne çevrildi. 1958 Eylülünde yeni anayasa ile birlikte ülkenin siyasî geleceğini tayin eden referandum yapıldı. Oyların çoğunluğu Fransa ile birlikte olma yönünde çıktı. Diğer taraftan İtalyan Somalisi ile İngiliz Somalisi’nin birleşerek bağımsız bir devlet oluşturması üzerine (1 Temmuz 1960) Fransız Somalisi’nde karışıklıklar çıktı. Somali asıllı Îsâlar Somali Cumhuriyeti ile birleşmeyi savunurlarken Afarlar Fransa’ya bağlılığın devam etmesini istiyorlardı. Siyasî alandaki görüş ayrılıklarının kabileler arasında çatışmalara dönüşmesi üzerine Mayıs 1961’de Paris’te toplanan konferans bir sonuç alınamadan dağıldı. 1964’ün başlarında milliyetçi hareketler giderek arttı ve Birleşmiş Milletler Dekolonizasyon Komitesi Fransa’nın burada uyguladığı politikayı kınadı. 1965 yılında Afrika Birliği Teşkilâtı* Makdişu (Mogadişu) toplantısında konuyu görüştü. 1966’da olayların yeniden patlak vermesi üzerine bazı bakanlar görevden uzaklaştırıldı. 1967’de yeniden referandum yapılmasına karar verildi. Afarlar’ın siyasî teşkilâtı olan Afar Demokratik Hareketi (Regroupement Demokratique Afar) Fransa’dan ayrılmamayı, Îsâlar’ın Bağımsızlık İçin Afrika Halk Birliği (Ligue Populaire Africaine Pour Indépendante) teşkilâtı ise bağımsızlığı savunuyordu. Îsâlar’ın sayıca fazla olmalarına rağmen 16 Mart 1967’de yapılan referandumun neticesi Afarlar’dan yana çıkınca yeniden olaylar patlak verdi. Bunun üzerine Fransız birlikleri, Afarlar ile Îsâlar arasında kanlı hale gelen olaylara müdahale amacıyla ülkeyi işgal ettiler; yerli halkın birçoğu öldürüldü, yüzlercesi de ülkeden sürüldü. Bu harekât sırasında Îsâlar’ın zayıflaması üzerine Afarlar yönetimi ele geçirdiler. Yapılan bir referandumdan sonra Fransız Somalisi olan ülkenin adı Afarlar ve Îsâlar Fransız Ülkesi (Territoire Français des Affars et des Issas) şeklinde değiştirildi. 1976’da Afarlar ile Îsâlar arasında bir koalisyon sağlandı ve arkasından ülke 27 Haziran 1977’de Cibuti Cumhuriyeti adıyla bağımsızlığını kazandı; Îsâlar’dan tecrübeli lider Hasan Gouled Aptidon cumhurbaşkanı, Afarlar’dan Ahmed Dini de Bağımsızlık İçin Afrika Halk Birliği’nin genel sekreteri oldu.

1979’da Bağımsızlık İçin Afrika Halk Birliği’nin yerine İlerleme İçin Halk Hareketi (Ressemblement Populaire Pour la Progrès) partisi kuruldu. Haziran 1981’de yapılan devlet başkanlığı seçimleri sonunda Hasan Gouled Aptidon altı yıllık süre için yeniden seçildi. Afarlar’ın, Cibuti’nin Bağımsızlığı İçin Demokratik Cephe (Front Démocratique Pour la Libération de Djibouti) partisinin seçim sonuçlarına itiraz etmesi ve Ahmed Dini’nin yeni bir siyasî parti (Parti Populaire Djiboutien) kurarak siyasî bölünmelere ve karışıklıklara sebep olması üzerine Ekim 1981’de anayasada yapılan bir değişiklikle tek partili sisteme dönüldü ve İlerleme İçin Halk Hareketi’nin dışındaki bütün partiler kapatıldı. Altmış beş üyeli parlamento için beş yılda bir yapılan genel seçimler, ülkenin tek siyasî partisi olan İlerleme İçin Halk Hareketi tarafından seçmenlere sunulan listelerin oylanmasından ibarettir. Nisan 1987’de yapılan devlet başkanlığına tek aday olarak katılan Hasan Gouled Aptidon halkın % 90’ının oyunu alarak bu göreve yeniden seçildi.

Cibuti Cumhuriyeti esas itibariyle Fransa’nın ekonomik ve askerî denetimi altındadır. Yerli ordu ve polis teşkilâtının bulunmadığı ülkede Fransa’nın yaklaşık 4000 kişilik bir silâhlı kuvveti görev yapmaktadır.

Cibuti milletlerarası ilişkilerde bağlantısızlık politikasını takip etmekle beraber Afrika Birliği Teşkilâtı’nın (1977), Arap Birliği’nin (1977), İslâm Konferansı Teşkilâtı’nın (1978) ve Birleşmiş Milletler’in (1977) üyesidir.
(Alıntıdır)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Çiğdem Aşiroğlu Arşivi
SON YAZILAR