Sevgili Hedef okurları,

Sizlere kucak dolusu selamlarımı iletiyorum. Daha önce de bahsettiğim gibi sorularınız olursa bana mail adresimden ya da yazılarımın altına yorum bırakarak ulaşabilirsiniz. Yazıma başlamadan önce geçen haftaki yazıma gelen bir kaç soruyu sizlerle paylaşmak istiyorum.
1-Her sabah portakal suyumu içmek dişlere zara verir mi?
Öncelikle portakalın vücuduna olan yararını da göz ardı etmeden birden fazla uzman dahilinde değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Diyetisyenler genellikle her güne mutlaka portakal suyu gibi bir zorunluluk getirmiyor. Hatta çoğu diyet uzmanı meyvelerinin suyunun değil kendisinin tüketilmesi taraftarıdır. O yüzden her gün meyve suyu tüketimi belli bir süre sonra diş hassasiyetine sebep olabilecek düzeye ulaşabilir.
2-Biberonla meyve suyu içirmek de zararlı mı?
Öncelikle belli bir zamana kadar bebeklerin doğru emzik ve biberon kullanımı çene gelişimi için oldukça faydalıdır. Lakin bunun özellikle süt dişlenme dönemi bittikten sonra devam etmesi hem dişlerin düzgün dizilimi hem de diş sağlığı için pek de olumlu değildir. Hele ki asit ve karbonhidrat içeriği yüksek besinlerin biberonla tüketilmesi ve sonrası ağız bakımına dikkat edilmemesi hem çene gelişimini olumsuz etkilemekte hem de çocuğunuzu yüksek çürük risk grubuna sokmaktadır. Biberon kullanım süresi ve beslenme düzeniyle ilgili mutlaka bir hekim ve diyet uzmanı görüşü alınmalıdır.
Gelelim bu haftaki konumuza. Geçen hafta kullanımına dikkat edilmesi gereken bir besin tiplerinden bahsetmişken bu hafta da dişlerimiz sağlığı için bilip ya da bilmeden kullandığımız sağlıklı besinlerden bahsetmek istiyorum.
Diş sağlığınızı kötü yönde etkileyen gıdalar olduğu gibi onları iyi yönde de etkileyen gıdalar bulunmaktadır. Ağızda mevcut olan bakteriler ağzınıza koyduğunuz çeşitli gıdalar ile reaksiyona girme eğilimindedir.
Bakteriler bu besinler ile reaksiyona girerek diş çürüklerine neden olurken, bazı besinler diş çürüklerini teşvik etmezler. Ağızda mevcut olan bakteriler yediğiniz besinler ile reaksiyona girerek şekeri aside çevirmektedir. Asit, diş minesine saldırmaya başlar ve çürüme sürecini başlatır.
Son yıllarda gelişen ve gelişmekte olan ülkelerde, diyet ve beslenmeye bağlı kronik hastalıklarda bir artış görülmektedir. Sosyal, politik ve ekonomik nedenlerden ötürü, dünya çapında değişen besin tüketimi popülaritesi; günümüzde doymuş yağ ve şekerden zengin, enerji verici diyetin ağırlık kazandığını, taze sebze ve meyve tüketimi ile kompleks karbonhidrat ve lifli gıdaların alımının azaldığını ortaya koymaktadır. Ülkemiz beslenme durumu yönünden, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin sorunlarını birlikte içeren bir görünüme sahiptir.
Bugün ise antikaryojenik dediğimiz çürük önleyici besinleri konuşacağız.
Antikaryojenik (çürük önleyici) besinler ise; asit üreten besinden önce yendiğinde plağın, asit üreten besini tanımasını önleyen besinlerdir. Kazein, kalsiyum, fosfor içeriğinden dolayı peynir antikaryojenik yani çürük önleyici besin olarak kabul edilmektedir. Bunun yanında peynir, ağız ortamının pH’ını yükselterek, dişlerde çürük oluşumunu önleyebilmektedir. Bu çürük önleyici besinlerin en başında peynir gelmektedir. Peynir; çürüğün önlenmesinde etkili olan kalsiyum ve fosfat iyonlarını ve ayrıca çürük önleyici özelliğe sahip bir protein olan kazeini içermektedir.
Çürük önleyici önlemlerin bir diğeri ise, tatlandırıcılı besinlerin tüketimidir. Tatlandırıcıların özellikle de ksilitolün sakızlarda kullanımı ile hem sakızın tükürük akışını arttırarak; tamponlama ve temizlenmeyi sağlaması hem de ksilitolün, antikaryojenik özelliklerinden faydalanılması amaçlanmaktadır. Ksilitol, ağız içerisinde plak oluşumunu azaltır ve bakterilerin plak ve diş yüzeylerine tutunmasını engelleyebilmektedir.
Siyah çayın içerdiği florürün de çürüğü azaltıcı rolü vardır. Çaylarla ilgili yapılan çalışmalarda, antimikrobiyal etkinliklerinin; fermentasyon miktarları arttıkça azaldığı; fermente olmamış olan yeşil çayın, diğer fermente edilmiş çaylara göre en yüksek antimikrobiyal ekinliğe sahip olduğu gösteren çalışmalar mevcuttur. Yeşil çayın içeriğindeki bileşikler; bakterileri yok edici ve diş yüzeyine yapışmasını engelleyici özellik göstermektedir.
Kavrulmuş kahvenin, birçok bakteriye karşı antibakteriyel etkinliği bulunmaktadır. Kakao tohumlarının kuru ağırlığının yüzde 6-8’i, bitkilerdeki doğal kimyasallardan oluşur. Bu doğal kimyasallar, çürük önleyici bir özellik oluşturur. Kakaonun çürük önleyici etkinliği de, bakterilerin diş yüzeyine tutunmasını engellemeye yöneliktir.
Yapılacak birkaç yaşam tarzı değişikliğiyle birlikte, ağız sağlığının korunması her yaş grubunda büyük önem taşımaktadır. Bireysel düzeyde çürük önlemede; süt, peynir gibi proteinler, organik ve inorganik fosfat içeren bitkisel kaynaklı besinler tercih edilmelidir. Özetle; ağız ve diş sağlığını korumada; protein ve sebze ağırlıklı çiğnemeye yönelik bir beslenme şekli gereklidir.
Vücut ve diş sağlımızın önemi için bu besinlerin tüketimine dikkat etmeliyiz.
Sağlıklı günler dilerim.