Mesleğim gereği birçok olaya tanıklık etmek zorunda kaldım. Uyuşturucu satan, kullanan mı derseniz, kavga edip birbirini yaralayan mı derseniz, hatta ceset bile gördüm. Cesedi gördüğümde bir dona kalmıştım ama atlatmam çok zaman almadı ve zamanla alıştım. Meslek gereği aslında bir çok durum, duygu ve hisse alıştım diyebilirim.

***

Ama ne kadar zaman geçerse geçsin bazı şeyleri anlamayacağım ve anlamlandıramayacağım. İnsanların riyakarlığını, iki yüzlülüğünü, yalan üzülme numaralarına ve omurgasızlığına alışamayacağım. Alışmak da istemiyorum. Boş ver deyip geçmek de istemiyorum. Boş ver dediğimde dahi kendime ihanet etmişim gibi hissediyorum.

***

Alışmayacağım ve görmek istemeyeceğim bir durum içimde kaldım. Koçarlı’da 2 ay önce evlendiği eşini öldüren şahsı ilk satırlarda dediğim gibi mesleğim gereği görmek zorunda kaldım. Ve o anları kayıt altına aldım. Eşini öldürüp adliyeye getirilen şahsın ağzından ‘Biz eşkıya değiliz, efeyiz’ kelimeleri döküldü. O kadar şaşırdım sinirlendim ki anlatamam. Kendi kendime söylenmeye başladım nereden geliyor bu özgüven, nasıl bir cesaret. Hem bir insanın canına kıy hem de dayılan herkese. Çok tuhaftı benim için. Bir şaşkınlığım da canlı canlı ilk defa bir katil görmüş olmamdı.

***

Ama sonradan şahsın psikolojik sorunları olduğu ileri sürüldü. Ve ilaçlarını bir süredir kullanmadığı iddia edildi. Koçarlı’da yaşayan insanların da “ya zaten sorunları vardı, psikolojisi bozuktu” kelimelerini duydum ve daha fazla sinirlendim. Bir kişi dahi çıkıp durumu izah edemedi bu aileye sorunlu birey olduğunu ifade edemedi mi? Ama düğün videolarında herkes çok eğleniyordu. Bunun vebali nasıl ödeyeceksiniz bilmiyorum.

***

DİĞER YAZILARI