Her yıl binlerce işçi çalışma ortamından ya da çalışma koşullarından kaynaklanan nedenlerle hastalanıyor, geçici veya sürekli iş göremez raporu almak zorunda kalıyor ya da yaşamını yitiriyor. Her yıl sonunda yayınlanan istatistiksel kaza verilerinde yer alan rakamlar ile ülkemiz iş sağlığı ve güvenliği konusunda maalesef ilk sıralarda yer almaktadır.

Peki bu kazaları önlemek mümkün değil midir?

Domino Teorisi geliştiren Heinrich’ e göre, kazaların oluşmasında %88 oranında kişilerin güvensiz davranışlarının, %10 oranında güvensiz ortamın ve %2 oranında kaçınılmaz sebeplerin etkisi vardır. Bu teoriye göre meydana gelen kazalar %98 oranında önlenebilir.
Kazaya ve olaya katkıda bulunan faktörlerin altında çeşitli kök nedenler vardır, öncelikle bu temele inilmesi gerekmektedir.

Herhangi bir olay oluşmadan güvensiz durumların tespit edilmesi, güvensiz davranış alışkanlıklarının değiştirilmesi yönünde yapılacak çalışmalar kazaların önlenmesinde en büyük ve en önemli adımdır.

Yaralanma ya da maddi zarar ile sonuçlanmayan, ramak kala, olayların bildirilmesi, kök nedenlerinin tespit edilmesi ve düzeltici faaliyetlerin tamamlanması ile kazaların önlenmesinde atılacak ikinci adımdır.

Bu iki önemli adımın atılması için etkin, şeffaf ve güvenilir bir güvenlik yönetim sisteminin kurulması ve tüm kişilerin bu sisteme dahil edilmesi gereklidir.

Siz alanınızda ne kadar uzman olsanız da ne kadar bilgiye sahip olsanız da bir işi en iyi yapan bilir ve ilk risk altında olan o iş ile temas noktasında olan kişidir. Bu noktada çalışanların katılımlarının sağlanması oldukça önemlidir. Bunu sağlamak için aşağıdaki adımlar izlenmesi etkili olacaktir.

  • Tehlike kavramı ve kaynaklarının tanımlanması hakkında çalışanların bilgilendirmesi
  • Tehlikenin olasılık ile birlikte etkisi, risk kavramının anlatılması,
  • Güvensiz durumları bildirmesi için teşvik edilmesi, üst yönetim dahil herkesin aynı farkındalık ile örnek olması, tehlike tanımlama etkinliklerinin yapılması
  • Bildirilen her bir tehlikenin veya ramak kala olayın aynı derecede önemle ile karşılanması ve değerlendirilmesi gereklidir. Örneğin bir emniyetsiz durum olarak bildirilmiş, yere dökülmüş yağ birikintisi küçük, önemsiz veya sıradan gözükebilir ancak herhangi bir kişinin o küçük döküntüye basarak kayıp düşerek, başını sert bir noktaya vurarak hayatını kaybetmeyeceğini bilemezsiniz. Bu yüzden bildirilen her tehlike hayati derecede önemlidir.
  • Bildirilen ve tespit edilen hususlar için aksiyonların ivedilikle planlanıp hayata geçirilmesi
  • Güvensiz davranışlar için bilinçlendirme eğitimlerinin düzenlenmesi, denetim ve yaptırım sisteminin oluşturulması gereklidir.

Özellikle çalışanların dahil edilmesinde çalışan bir durumu veya ramak kala olayı bildirirken herhangi bir nedenle kaygı veya endişe duymamalı, kendini güvende hissetmelidir.

Bu sistemin etkin bir şekilde kurulmaması bir başka teoriyi gündeme getirir.

Edward N. Lorenz' in teorisine göre “Hiç beklenmeyen bir olayın ufak detaylar sebebiyle, öngörülemez sonuçlar oluşturmasına kelebek etkisi deniyor. Kelebek etkisi, bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesine” verilen addır.

Önlenebilir bir seviyede iken tehlikelerin farkında olmazsanız veya göz ardı ederseniz, bu ilerleyen süreçte çok büyük etkilere neden olacaktır. Kaza ve olayların oluşmasını önlenemez kılacaktır. Üzerinize bir uçak düşme ihtimalini %2 oranında önleyemezsiniz ama diger kazaların %98 gibi yüksek bir oranda önlenebilir olduğu varsayılır ise hepimize düşen büyük sorumluluklar vardır.

Yazımı sonlandırırken geçtiğimiz hafta içinde Gaziantep’ te camii inşaatında iskele çökmesi ile yaşanan kazada yaralan kişilere geçmiş olsun dileklerimle acil şifalar, hayatını kaybeden mühendise rahmet ve ailesine sabırlar dilerim.

Kazaların son bulması temennilerimle, herkese iyi haftalar.

Bilgi hayat kurtarır, paylaştıkça çoğalır.

Daha fazlası için sosyal medya platformu instagram @baoffice hesabını takip ediniz.