Sadece bir sayı gibi değil mi? Bir çok şehirde bir ilçenin nüfusuna eş değer hatta daha fazla bir rakam. Her akşam yayınlandığı zaman bizlere sadece sayı olarak gelen o malum tablo bu. Koronavirüs tablosu. Klasik haline geldi çünkü bir çoğumuz fazlasıyla bu duruma alıştık. Alışmanın yanı sıra sanki biraz da boş vermişlik başladı.

Bu rakam 12 Aralık itibariyle Türkiye’de koronavirüsten hayatını kaybedenlerin toplam sayısı. Her akşam belki haber bülteninde, belki sosyal medyada gezinirken yada bir internet sitesinde karşılaştığımız ve günlük vaka sayısına bakıp geçtiğimiz tablo. Tabloya biraz dikkatli bakınca toplam rakamlar insanın gerçekten dikkatini çekiyor. Düşünebiliyor musunuz 16 binden fazla vatandaşımızın vefatını. Düşünüce rakam olmaktan çıkıyor bir anda.

Ailesinden birini, komşusunu, arkadaşını, dostunu kaybeden insanların acısını hissetmeye çalışıyorsunuz. Hatta bu sürecin kahramanları olan sağlık çalışanlarından çok sayıda insanımızı kaybettik. Artık hepimizin (çok geç olmadan) işin ciddiyetini kavramamız gerekiyor. Aşı gelişmeleri sevindiriyor evet ama önce bu hastalığa yakalanmamaya çalışılmalı. Hem kendi sağlımız hem de bir başkasına bulaştırma riski göz önüne alınmalı. Her akşam Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı tabloya bir kez değil defalarca bakalım. Salgının verdiği zararı gözler önüne serdiğine emin olun.
Bir günde 200’den fazla kişi sadece bu hastalıktan hayatını kaybediyor. Bu rakam bazen düşüyor bazen çıkıyor. Ama giden canlar geri gelmiyor. İşin ciddiyetinde olmayan insanlar o kadar çok ki hala. Hem de çevremizde. Maske takmayan, maskesi çenesinde gezen, ilk fırsatta maskesini koluna takan hala çok insan var. Bu rahatlığın nereden geldiğini anlamak mümkün değil. Sadece ceza almamak için maske takan insanlar var. Şu tablonun vahametini anlamak bu kadar zor mu?

Evet 16 bin 199. Sadece okuyanlar için bir sayı ama bu insanların yakınları için çok acı bir sayı. Evet bitti, kurtulduk diyeceğimiz güne kadar dikkat etmeye mecburuz.