İYİ Parti geçtiğimiz gün Ankara’da partisinin 3. Olağan Kurultay’ını gerçekleştirdi. Akşener, tek aday olduğu kurultayda yeniden genel başkan seçildi.

**
Olayın başlangıcını anlatıp hemen önemli kısımlara ilerleyelim. Akşener’in kurultaydaki konuşmaları ülke gündemine oturdu.

CHP’yi yerden yere vuran hatta ve hatta deyim yerindeyse adeta rest çeken Akşener, böylelikle ittifakın da bozulduğunu gözler önüne sermiş oldu.

İSTANBUL KAVGASI DAMGA VURDU

Hemen hemen her dakikası önemli olan kurultayda, Akşener’in yerel seçimler hakkında söylemiş olduğu ifadeler "Yine mi?" dedirtti ve öyle de oldu.

2019 yılında yapılan İstanbul’daki yerel seçimler için “Ekrem İmamoğlu, HDP oyları sayesinde kazandı” ifadelerine belli ki kızan Akşener, Altılı Masayı öncesinden daha bir sert bir şekilde tekrardan devirdi.

**
14 Mayıs seçimleri öncesi Altılı Masa’dan ayrıldığı zaman Akşener'in
“sağcılık-solculuk bu ülkede bitmemiş” sözlerini tekrardan bir irdelemek lazım.

KILIÇDAROĞLU İSTİFA, BEŞLİ LİDER DEVAM

Kemal Kılıçdaroğlu’nun muhalefet grubun seçmenleri tarafından sürekli olarak başarısızlıkla suçlanması ve istifaya çağrılmasını anlamlandıramıyorum.
Seçim kaybedildi, aday Kılıçdaroğlu istifaya çağrıldı. Anlıyorum. Anlıyorum fakat, seçim çalışmalarını kuytu köşe kıraathanelerde, sadece ve sadece koca çınar CHP’nin arkasına yaslanarak geçiren Saadet, DEVA, Gelecek ve Demokrat Parti liderlerini neden istifaya davet etmiyorsunuz onu anlamlandıramıyorum.
Çok da uzağa bakmamak gerek. Seçim sürecini Aydın üzerinden de değerlendirelim. Okey masalarından kalkmadan, sanki bir siyasi partinin temsilcisi değil de çarşıda esnaflık yapan vatandaş gibi hayatına devam eden Altılı Masa’nın çakma siyasetçilerini Aydın halkı gördü. Daha bölgedeki teşkilatlanma yapıları bile eksik olan Saadet, DEVA, Gelecek ve Demokrat Parti’nin Aydın’daki temsilcileri, yaslandığı CHP koltuğuna çok güvendi. Hem de öyle böyle güvendi ki seçim çalışmalarına katkı sağlamayı akıllarından bile geçirmediler. Öyle ki Demokrat Parti Lideri Gültekin Uysal, Nazilli ziyaretinde kendi parti binasına değil, CHP binasında oturmayı tercih etti. Bunlar neden dillendirilmiyor? Neden bir günah keçisi aranıyor?
Keza, kurultayda, “Savaşmadık” itirafında bulunan Akşener’e neden istifa çağrısı yapılmıyor? Fatura neden Kılıçdaroğlu’na kesiliyor. Ayıptır be kardeşim, ayıp.

SEÇİLEBİLİR ADAY ARGÜMANI

Cumhuriyetin son 73 yılı sağcılar, İslamcılar ve milliyetçiler tarafından yönetildi. Bunun 21 yılı ise AK Parti iktidarı ve değişken ittifakları.

Böylesi bir dönemde Mansur Yavaş ya da Ekrem İmamoğlu, “potansiyelleri yüksek, daha seçilebilir bir aday onlar” argümanı sunulması ne kadar doğru? İslam merkezli siyaset yapan Erdoğan’ın karşısına sağcı ve milliyetçi bir Cumhurbaşkanı adayı önerilmesi ne kadar doğru?

“Seçim aday yüzünden kaybedildi” diyen vatandaşlara sesleniyorum. Bu argüman, İYİ Parti’nin ideolojik olarak algı yönetiminden başka hiçbir şey değildir, ve yanlıştır da!

Belki kızanlar olacaktır ama, Kılıçdaroğlu’na sırt dönülmese ve “seçilebilir aday” algısı ya da zehri diyelim, vatandaşlara ulaşmasa, seçim noktasında daha iyi bir sonuç ortaya çıkabilirdi diye düşünüyorum.

Neyse, seçimler bitti kazanan kazandı. Bunları konuşmanın çok da önemi yok gibi artık. İYİ Parti’nin önümüzdeki seçimlerde akıbetinin ne olacağı görmek ve tahminler yürütmek daha elzem. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, sağlıcakla.