Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremler çok şehirde yıkıma neden oldu. Binlerce vatandaşımızı kaybettik. Binlercesi ise yaralandı. Canımız yandı ve bu acı hala da devam ediyor. Bir yandan yas tuttuk Millet olarak bir yandan destek olduk. Dayanışmanın en güzel örneklerini gösterdik. Devlet Millet el ele verdi. STK’lar üzerine düşeni yaptı.

Ekipler canla başla çalıştı ve çalışmaya devam ediyor. Kısacası yaraları sarmak için en uzak şehirde bile birileri mücadele ediyor. Buraya kadar her şey güzel ancak bu işi ‘hikaye’den ibaret sananlara ne diyelim?

Depremin ilk gününden bu yana sosyal medyanın kullanılış şekillerinin farkını görüyoruz. Bir kesim var yardımları, destekleri, ihtiyaçları, ihbarları paylaşıyor. Yani işe yarayacak, daha fazla kişinin bilgilendirilmesini sağlayacak paylaşımlar yapıyor. Bunları bir kenara ayırmak lazım.

Ancak bu işi nerdeyse şova çevirenleri sizler de gördünüz mü? İnsanların gözyaşı üzerinden, enkazdan anlık çekilmiş videolarla, sonrasında yakınlarını kaybetmiş kişilerin acılarıyla ve daha bunun gibi bir çok üzüntülü durumu kullanıp sırf takipçi kazanmak adına neler yapıldı?

Geneli de şöyle oluyordu. Bir video, altına duygusal bir müzik, kendince anlamlı bir cümle... Peki ya o acıyı yaşayan kişinin mahremiyeti? Orada canını dişine takmış ekiplerin çabası?

Sıcacık evlerinizde, elinizde çayınızla ya da kahvenizle, telefonda gezinirken gördüğünüz videolar ve fotoğraflarla yaptığınız samimiyetsiz paylaşımların ne faydası var?

Belki yardım yaptınız. Belki maddi destek verdiniz. Bunlar güzel şeyler ancak gerçekten insanların acıları üzerinden bu paylaşım çabasının bir faydası olduğunu düşünmüyorum.

Konunun psikolojik boyutunu düşündünüz mesela hiç? Enkazdan çıkarken ardından ailesinin cansız bedenini bırakan bir insan o anları hatırlamak ister mi? 3-5 gün sonra, 1 ay sonra bu videolar önüne geldiğinde hissedeceklerini hiç düşündünüz mü?

Psikologlar, depremi yaşamış kişilere o anların sık sık sorulmaması gerektiğini belirtiyor. Yani insanların acılarını yeniden anımsatmanın bir manası yok. Ancak sizler yüzlerce kilometre uzakta yaşayıp, hiç tanımadığınız insanın acısını yüreğinizde hissetmek, dua etmek, yardım etmek gibi güzel davranışlar dururken, bu acıları kullandığınızda konu saygısızlığa hatta ötesine geçiyor bence.

Lütfen acıları artırmayalım ve hafifletmeye çalışalım. Gidin bir depremzede aile ile sohbet edin, misafir oldukları şehirde yalnız olmadıklarını hissettirin. Depremi yaşamış çocuklarla oyunlar oynayın. Bir nebze olsun faydanız dokunsun. Lütfen artık acılar üzerinden fayda sağlamaya çalışmayın.

DİĞER YAZILARI