Dünyanın oluşumu ve sonrası çok uzun bir süreci kapsasa da biz yaşadığımız yada yaşayabileceğimiz döneme odaklanıyoruz. Aslında burada biraz bencillik ediyoruz. Evet bugün bir şekilde dünya üzerinde yaşıyoruz, hayatımızı devam ettiriyoruz. Ancak gelecek nesillere ne bırakıyoruz? Yada önceki nesiller bize ne bıraktı?
Biraz çocukluğumuzda dönelim mi? Örneğin ben 90’larda çocukluğunu yaşamış şanslı diye düşündüğüm nesildenim. Bunu her yönüyle ele alabiliriz ancak ben doğaya dikkat çekmek istiyorum. Yaşıtlarım yada büyüklerim hatırlayacaktır mevsimlerin nasıl yaşandığını. Yılın ilk aylarına bakarsak mesela. Kış gibi kışlar olurdu. Aydın’da yaşasak bile olabildiğince soğuğu yaşardık. Hatta kar yağdığını bile anımsarız. İlkbahar aylarında ise doğanın yemyeşil halini görmek mümkündü. Hem de fazlasıyla. Adetada toprak rengi görünmezdi yeşilden. Yaz mevsimlerinin sıcağını sonbaharın sarı rengini tam tadıyla yaşardık. Peki şimdi bunu söylemek mümkün mü?
Öyle bir süreçten geçtik ki dünyanın tadını kaçırdık. İnsanoğlu kendi yaşadığı dünyaya öyle zarar verdi ki şimdi köşe yazılarında geçmişte yaşanan mevsimleri arar olduk. Son yıllarda her mevsimde ilginç doğa olayları yaşıyoruz. Şaşırıyoruz hatta. Ama duymasını bilene doğa bir şeyler anlatıyor. Ellerimizle bize sunulan tüm doğal güzellikleri bozmaya devam ediyoruz. İnsanın verdiği zararın boyutu her geçen yıl daha çok gözler önüne seriliyor.
Peki bu yaptıklarımızla nelere sebep oluyoruz? Bizden sonraki nesiller, kendilerine bıraktığımız dünya nedeniyle bizleri nasıl hatırlayacak sizce? Her şeye rağmen zararın neresinden dönsek kardır aslında. Bugün dikkatli olsak doğa bize şans verecek kadar cömert. Ama zararın farkına varmak bile çok kolay değil. Bu nedenle yaşadığımız doğa olaylarını yorumlarken biraz aynaya bakalım. Doğaya verdiğimiz zararı düşünelim. Umarım gelecek yıllar bugünleri aratmaz.