Söylerken ne kadar kolay demi. Yıkıldık. Binalar değil sadece yıkılan. Hayatlar, aileler, hayaller, umutlar daha buna bir çok şey ekleyebiliriz. Öyle bir sabaha uyandık ki pazartesi günü. Kıyamet gibi denir ya hani. Aynen öyle. Her ilde acı, her ilde hüzün.

Haber yazarken inanın eli gitmiyor insanın. Bir yandan gözünüz doluyor bir yandan yüreğiniz yanıyor.

İnsan sıcak yatağından, yediğinden, içtiğinden utanıyor. Öyle bir acı ki yüzlerce kilometre öteden yakıyor yürekleri. Evlerin eskisi yenisi, küçüğü büyüğü hatta lüks ve gösterişli binaların son hali koca bir enkaz. Ne umutlarla alındı kim bilir o evler. Ne hayallerle dayayıp döşedi insanlar. Aileler ne hatıralar biriktirdi sıcak yuvalarında. Sonuç ise tam bir yıkım.

Tarifi zor, telafisi zor, anlatması zor, yaşayana çok daha zor. Enkazın başında anne babasını, evladını bekleyen insanlar kendilerinin kurtulduğuna sevinemedi belki de. Can parçaları bu soğukta enkaz altındayken kendi canını düşünmek kolay gelir mi insanlara?

Bizler TV başında gözlerimiz dolu dolu izlerken bir de orada yaşayanlar var. Bu kış günü bir umutla yıkılmış binaların yanında çaresiz bekleyenler var. Her geçen zamanda artan ölü sayısı canımızı daha çok yakıyor. Ekipler ellerinden geleni elbette yapıyor. Saatler geçiyor ve artık gerçekten kritik zamanlara giriliyor. Umarım enkazdan kurtuluş haberlerinin sayısı artar. O moloz yığınının arasından canlı çıkanların haberlerini alırız. Allah yardımcıları olsun.

DİĞER YAZILARI