Bayramın son günü Aydın Hedef gazetesinin internet sitesine göz attım.
“Tatil cenneti Didim’de iğne atsan yere düşmez” başlığını görünce “aha işte bayram budur!” dedim.
Hemen sayfayı değiştiriyorum; iç karartıcı haberler sıralanıyor. İzmir’in Menderes ilçesine 3 araç birbirine girdi, kazada 5 kişi öldü.
Germencik yakınlarında otoyol üzerinde bir araçtan patlayıcı madde atan kişi paniğe yol açtı.
Ege Bölgesi’nde üzerine yıldırım düşen aile fertleri yaralanıyor. Yangın, bayılmalar, ayılmalar…
Yurttan haberlere baktım. Bakmaz olaydım. Kurban Bayramı’nın hayvanlar üzerinde bıraktığı travmalar... İki kişinin, kurbanlık danayı apartmanın merdivenlerinden 5. kata çıkarmaya çalıştığı görüntüleri...
Zaten ilk iki gün kurbanlıklarla kurban etmek isteyenlerin uzun mesafeli yarışı vardı. Hayvanlar kaybetti, insanlar kazandığını zannederek sevindi.
Tarsus’da çocukların kavgasına karışan büyüklerin katliamı…
Kavga, dövüş, cinayet, gasp, hırsızlık…. “Böyle bayram olmaz olsun!” diye feryat edesi geliyor insanın…
Dünya haberlerine göz atıyorum.
Gazze’ye yardıma giden Madleen Gemisini İsrail askerleri alıkoydu, 11 aktivist ve 1 gazeteciden haber alınamıyor.
ABD Başkanı Donald Trump, düzensiz göçmenlere destek için yapılan protestoların güvenliği tehdit ettiği gerekçesiyle Ulusal Muhafız güçlerini Los Angeles’te göreve çağırdı. “Suçlular ve yasadışı yabancılar şehri istila etti” diyen Trump’ın ne yapacağı belli olmaz.
Dünya hallerini bir yana bırakalım.
Nihayetinde onların bayramı değil; biz kendimize dönelim.

HAYAL VE GERÇEK HAYAT

Bayram neydi? Kısaca kutlama, sevinç, coşku… Barış, kardeşlik, yardımlaşma, büyüklere saygı, küçüklere sevgi ve sevindirme gibi anlamlar yüklenen bayram aynı zamanda insanların iyilikte eşitlendiği bir zaman dilimi olarak da nitelendirilebilir.
Dinî anlam yüklenen bayram, böyle olmamalıydı. Yazılabilecekleri yazdık, bayram bitti, gerek yok diyemedim.
Önceki yazımızda, çocukluktaki olumsuz tecrübelerin bayram sevincine gölge düşürebileceğini, bunun için yapabileceğimiz bazı önerilerde bulundum.
Pekiyi kendi dışımızdaki olumsuzluklar için, toplumsal hayatın yüklediği zorunlu haller… Onlar için ne yapabiliriz?
Bu yazımızda da biraz ondan bahsedelim.
İçinde yaşadığımız toplumda olup bitenlere duyarsız kalamayız. Değiştirmeye gücümüz yetiyorsa çaba göstereceğiz. Ancak değiştiremeyeceğimiz olaylar, gelişmeler ne kadar can sıkıcı da olsa sonsuza dek sürmeyeceğini bilmeliyiz. Dünyanın sonunun bunlarla gelmeyeceğini idrak ederek, kişisel huzur ve mutluluğumuzu feda etmemeliyiz.
Yaş gruplarına göre bayram algısı değişiyor. Orta yaşı geçmişleri 20-30 yıl önce mutlu eden olaylar bugünkü gençleri ilgilendirmiyor. Onların mutluluk motivasyonları bambaşka…
Büyüklerin, “bizim hayal ettiğimiz her şeye sahip olan bu çocuklar neden mutlu olamıyor?” diye öfkelenmesi haksızlık! Çünkü bu çocukların yaşadığı dünya büyüklerin dünyasıyla aynı değil. Çocukların yaşanıp tüketilmiş bir hayatın içinde yer almasını beklemek hayaldir. Gerçek şu ki, yetişkinlerin hazırladığı bu dünyada yaşamak zorunda bırakılan bu çocukları anlamak, onların dünyasını tanımak yine yetişkinlerin görevidir.
Başka türlüsü olamaz!
Bayramın şekli değil; gerçek ruhunu yaşamalarını sağlayamadıksa bunun için şikâyet etmeye kimsenin hakkı yok.
Başta belirttiğimiz gibi bayramın özü; kutlama, sevinç, coşku noksan ise barış, kardeşlik, yardımlaşma, büyüklere saygı, küçüklere sevgi ve sevindirme gibi anlamların kazandırılamamış olması sadece ve sadece büyüklerin kendi kusurudur.
Böyle içi boş bir bayramdan almayı hayal ettiğimiz coşkulu hayat; bugünkü ortamdan çıkmaz.
Danaların peşinde koşanlar et derdindeyse…
Bayramda tatiller sadece turistik seyahat fırsatı olarak görülüyorsa…
Komşusu aç mı susuz mu umurunda değilse…
Aynı inancın mensuplarından bazıları bir yanda zevk ve sefa içindeyken, bazıları kan ve gözyaşı döküyorsa…
Birikmiş öfkesini boşaltmak için bir araya gelmeyi bekleyenler varsa…
Siyasetçinin politik tercihlerini bir yana bırakmak yerine daha da keskinleştiriyorsa…
Netice olarak bu gerçeklerle hakiki bayram yapılamaz.
Yine aynı dileklerle bir bayramın daha sonuna geldik; Sağlık ve huzurla yaşayacağımız nice bayramlara…