Terör örgütü, kongre sonrası kendini feshettiğini duyurdu. Yani sınıfsal mücadelede “silah bıraktık” demenin resmi açıklaması.
Kamuoyu, sonuca dair bilgileri en çok sosyal medyadan alıyor, sözü dinlenenler de bu bilgilerle durumu değerlendiriyor. “Terörsüz Türkiye” her yurttaşın özlemi, beklentisiydi.
Terörle mücadelede canlarını feda eden kahraman şehitlerin aileleri, gaziler, aylarca dağlarda vatan savunmasından silinmeyen travmalarla dönenler… Hayatı anlamsız hale gelenlerin duygularını ancak yaşayanlar bilir.
Hamaseti bir yana bırakalım. Herkesin görmek istediği net şeyler var. Şu soruların cevabı bu beklentilerin içinden çıkacak mı?
Terörsüz Türkiye’de neler olacak? Gerçekten huzur, güven ve istikrar hâkim olacak mı?
Siyaset daha başta türlü işleyecek mi? Barış ve çatışmadan, gerilimden uzak yeni ittifaklar oluşacak mı?
Ülke, terörün karanlık dehlizlerinden kurtulup ekonomik refaha kavuşacak mı?
Bugünden yarına umutlarımız yeşerecek mi?
Daha eklenebilecek pek çok sorunun yanıtı “evet” ise hayırlı olsun.

TERÖRİSTLER MASUM DEĞİLDİR

Hatırlayın, terör örgütü PKK, geçmişte de silah bırakıp tek taraflı –sözde- ateşkes ilan etmişti. 1993 – 2013 yılları arasında 6 kez “pes ediyorum” havası yarattıktan bir süre sonra güç toplayıp tekrar hain saldırılarına başlamıştı.
Hatırlatıyorum, unutmamalıyız. Bir ara PKK’yı feshedip KADEK adı altında yapılanma sürecine girdi. Bu siyasi yelpazede alan açma hilesiydi. Ancak terör örgütü adıyla anılmaktan kurtulamayınca 2003’te Kongre-Gel adı altında denemesinde de başarısız olunca ana gövde PKK’da karar kıldı.
Bu kimlik arayışındaki tutarsızlığı, terör elebaşı Öcalan’ın tutuklanmasından sonra arttı. Arada pek çok olay yaşandı, esas oraya geliyorum.
Ana hatlarıyla ne yaşadığımızı anlamak bakımından kısaca bir hatırlatma yaptım.
Öcalan’ın PKK’nın fesih çağrısındaki şu sözü tekrar okuyun: “1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkârının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nın anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.”
Güçlü bir retorik ve etkili siyasal söylem. Öcalan bu açıklamayı kendisi mi hazırladı dersiniz? Yoksa onun adına birileri mi yazdı? Bunu asla bilemeyiz!
Bu cümleleri, gözünü kırpmadan insanları katleden birinin yazması şaşırtıcı. Diyelim ki yazdı, masum insanları katletmek için dağlarda, mağaralarda yaşayanlar bu sözleri anlayabilir mi? Zaten anlamaması için yazılmış olmalı…

HAKKINIZI HELAL EDİN!

Türkiye’nin güneydoğusunda 40 yıldır masum insanların kanına giren, kahraman Türk askerine tuzaklar kuran, ülkeyi yasa boğan, güven ve istikrarı istismar eden teröristlerin açtığı yara kapanacak mı?
Yukarıdaki sorularımızın cevabı “evet” olursa yüreğimiz soğuyacak. Ülkemizin güzel günlerinde coğrafyanın ortak kaderine razı olup yaralarımızı birlikte saracağız.
Ancak şunları unutmayacağız.
Geçen yılın verilerine göre 40 yılda 46 bin 275 üyesini kaybeden PKK terör örgütü, 15 Ağustos 1984’te Şemdinli ve Eruh baskınlarıyla devlete ilk kurşunu sıktı. Durmadılar, 40 yılda 14 bin 900 resmi ve sivil vatandaşı şehit ettiler. Ülke ekonomisine 2 trilyon dolar kayıp verdirdiler.
Şehitlerimizin aziz ruhu önünde hürmetle eğiliyor ve “hakkınızı helal edin” diyebiliyoruz.