Meslek büyüklerim “Bir konuda öfkeliysen yazma” diye tavsiye etti. Faydasını gördüm. Akit gazetesinin Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeybek’in elektrik çarpmasının haberini verme biçime yönelik öfkemi gizliyorum.
Orada gazete / gazetecilik yapanlardan çok daha gazeteci olarak Akit’in yayın politikasına uygun davrandığı gerçeğini idrak ederek birkaç kelâm etmek istiyorum.
Yayın politikasında “mukeddes” olarak belledikleri değerlere uymayanları “hizaya getirmek” gibi bir vazife üstlenildiğini ifşa etmek var. Kendilerinin dışındakilerin değerlerine her türlü hakareti hak görmek üzerine kurulu bir anlayışın tezahürü…
Yeni Asır Bölge Haberler Müdürü olarak görev yaptığım yıllarda Manisa büro şefimiz gazeteci ağabeyim Ali Filizkan’ın Ferdi Zeyrek’in ardından yazdıklarına bakalım önce:
“Çok üzgünüm. Bir evladımı kaybettim… Babasının dükkânının önünde oynadığı çocukluk hallerini bilirim. Rekor oyla Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı seçilip bir yıl içinde Manisa il genelinde herkesi kucaklayan Başkanımız Ferdi Zeyrek’i kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyim. Tüm sevenlerine, ailesine, Manisa halkımıza, Genel Başkanı Özgür Özel nezdinde CHP camiasına sabırlar diliyorum. Ferdi Başkanımızın mekânı cennet olsun. Allah rahmet eylesin.”

BİR OLAY İKİ ANLAYIŞ

Bu sözleri yazan Manisa’da Ferdi Başkan kadar tanınan, yaşı 70’i aşmış iyi kalpli, inançlı bir gazeteci insan. CHP ile aktif siyaset bağlantısı olmadığı gibi geçmişte bir dönem DP İl Yönetiminde görev yaptığını hatırlıyorum. İnsanı, sadece insan olarak gören ve asla yargılamayan Ali abiyi her zaman bu konularda örnek alırım.
Diğer yanda aynı olaya aynı meslek grubundan yaklaşıma göz atalım.
Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in elektrik akımına kapılmasını, “çarpıldı” diye başlıkla aktarmanın işaret ettiği mesajda, kendi değerlerine uymayan dünya görüşüne sahip olmasıyla ilişkilendirilmiş olduğu aşikâr…
Yani ilahi gücün cezalandırma yöntemi iması herkes tarafından anlaşılıyor.
Her şeyden önce, ilahi güç tarafından cezalandırıldığı inancı hiçbir inanç sistemi içinde âdil değildir. Tanrı adına sözcülük yapmakla eş değer. Yani tekliğine iman ettiğiniz Tanrının niyet ve amacına ortak olmak; teolojik terminolojide “şirk koşmak”tır.
Bu yaklaşımı “biz onu demek istemedik” gerçekten “çarpıldı” anlamının kastedildiğine kimseyi inandıramazsınız.
Dün yine saldırgan ve radikal bir başlıkla çıkan gazete, manşetten meydan okuyor. Linç edildiklerini, kumpas kurulduğunu belirterek, “geberdi diyenin de linçe kalkışanın da…” başlığı kullanılmış.
Devamı da net anlaşıldı. Nobran, kalp kırıcı, saygısız bir dil…
Manisa Cumhuriyet Meydanı Başkan Ferdi Zeyrek’in fâni bedeni bu dünyadan ebediyete intikal ederken sınıf, inanç, dünya görüşü gözetmeden gelip son görevlerini yapmak isteyenlerle doldu. Kiminin evladı, kiminin kardeşi, kiminin ağabeyi olma makamına ermiş birinin ardından “Allah rahmet etsin” demek istemeyenlere bir de böyle düşünün demek isterim.
Ya Allah da ‘bu kulumu çok sevin’ demiş olamaz mı?
Kin, nefret ve ayrımcılık dili hiç olmazsa böyle bir günde bırakılamaz mıydı?
Bu yaklaşımla bu ülkede ne olsun isterseniz?