Kahvaltı, beslenme alışkanlıkları içerisinde en çok tartışılan ve ihmal edilen öğünlerden biri olmasına rağmen, yalnızca fizyolojik değil; psikolojik açıdan da oldukça önemli bir rol üstlenir. Genellikle günün ilk öğünü olarak tanımlansa da, kahvaltının bireyin ruh hali, motivasyonu ve yaşam kalitesi üzerindeki etkisi çoğu zaman göz ardı edilir.
Beslenme biliminde kahvaltının kan şekeri regülasyonu, insülin duyarlılığı ve iştah kontrolü üzerindeki olumlu etkileri iyi bilinmektedir. Ancak klinik gözlemler ve danışan deneyimleri, bu öğünün aynı zamanda bir “günlük öz bakım pratiği” olarak değerlendirilebileceğini göstermektedir. Özellikle yoğun yaşam temposu içerisinde, sabah kahvaltısı bireyin kendine ayırdığı kısa ama etkili bir zaman dilimidir. Bu süre zarfında yapılan bilinçli tercihler; kişinin o günle nasıl ilişki kuracağı, öz disiplinini ve kendilik değerini nasıl yöneteceğiyle doğrudan ilişkilidir.
Danışan görüşmelerimde sıkça karşılaştığım durumlardan biri, kahvaltının atlandığı günlerde akşam ya da gece saatlerinde yoğun açlık hissi, karbonhidrat isteği ve kontrolsüz yeme davranışlarının artmasıdır. Bu durum yalnızca enerji eksikliğinden değil, günün erken saatlerinde sağlıklı bir başlangıç yapılamamasının getirdiği psikolojik dengesizlikten de kaynaklanabilir. Kahvaltı, yalnızca bir enerji kaynağı değil; gün içerisinde alınan diğer kararların da temelini oluşturan bir davranış biçimidir.
Bir yumurtanın, birkaç dilim peynirin ya da bir dilim tam buğday ekmeğin ötesinde; sabah hazırlanan bir kahvaltı tabağı, kişinin kendine gösterdiği özenin ve düzen arayışının bir yansımasıdır. Bu anlamda kahvaltıyı sadece bir öğün olarak değil, bireyin kendine yönelttiği bakımın sembolü olarak değerlendirmek gerekir.
Özellikle beslenme bozukluklarının, duygusal yeme davranışlarının ve yaşam stresiyle baş etme biçimlerinin giderek daha fazla gündeme geldiği günümüzde; kahvaltının hem biyolojik hem de psikososyal işlevlerini yeniden hatırlamak gerekmektedir.
Unutulmamalıdır ki, sağlıklı yaşam yalnızca makro ve mikro besin dengesiyle değil, bireyin kendine verdiği değerle başlar. Ve bu değerin en somut ifadesi, çoğu zaman basit bir kahvaltı tabağında saklıdır. Sağlıklı günler dilerim!