Bir hikaye anlatarak konuyu daha net anlatmış olacağımı düşünüyorum.
Bir adam karısını arabanın içinde bıçaklayarak öldürmüş. Çevrede kimsenin olmadığından emin olduktan sonra karısını arabadan dışarı çıkarmış. Parmak izi kalmamasına özellikle dikkat etmiş. Son olarak da cinayeti işlediği bıçağı bulunması imkansız diye düşündüğü uçuruma atmış.
Olaydan 1 saat sonra polis, adamı aramış ve karısının öldürüldüğünü hemen cinayet mahalline gelmesini istemiş.
Cinayet mahalline geldiğinde polis, adamı sorgusuz sualsiz tutuklamış.
Pekiyi, polis sorguya bile çekmeden adamın katil olduğunu nasıl anlamış?
Cevabı yazımın sonunda…
İnsanın, ötekini öldürürken; tetiği çekmesine, bıçağı saplaması ya da fiziki olarak ölümüne neden olacağını planlayarak ortam hazırlamasına hangi karanlık motivasyon eşlik edebilir?
Binlerce, milyonlarca insanın her birinde belki de (insan olma) ortak özelliğiyle değişik ölçülerde şiddet duygusu vardır. Ancak her şiddetin ardında yine farklı insan psikolojisi yatar.
Konuya geliyorum. Nazilli’de 18 Mart’ta itfaiye eri Turgay Gergin’in evinde çıkan yangında eşi ve 2 çocuğu öldü. Karmaşık bir olay…
Doğalgaz sızıntısı, kadın ve iki çocuğunun uykuda olması, itfaiyeci Gergin’in arkadaşları yangına müdahale ederken son anda koşarak gelmesi…
Olay ilk bakışta hayatın olağan akışına uygun gibi geliyor. Ancak bu olayın peşini bırakmayan bir kanun insanı vardı.
Nazilli Cumhuriyet Savcısı Alperen Sünbülcü, itfaiyecinin ailesinin ardından olağan olmayan gelişmeleri takibe aldı. İletişim kanalları izlendi, davranışları, tutarsız hareketleri hatta ailesinin mezarına bile gitmediği belirlendi.
Sonunda sağlam bir ipucu buldu Savcı Sünbülcü… Turgay Gergin’in olaydan 15 gün önce gönül ilişkisi olduğu öğrenilen bir kadına, “2 hafta içerisinde kötü bir olay olacak. Ölüm olabilir, deprem olabilir. Hislerim kuvvetli kötü bir şey olacak…” diye mesaj gönderdiği tespit edildi.
Gözaltına alındı, sorgulandı, savcının karşısına çıktı. Pek çok şey anlattı ama çelişkiler savcının dikkatinden kaçmadı. Ailesinin ölümüne neden olan bazı ihmalleri, kuvvetli kuşkular sonucunda tutuklandı. Yargı önünde hesap verecek. Buradan çıkacak bazı hayat dersleri var.

KUSURSUZ CİNAYET YOKTUR

Ünlü adli tıp uzmanı Prof. Dr. Sevil Atasoy’un mottosunu hatırlayalım: Kusursuz cinayet yoktur!
Yeter ki, ilkel dürtülerle hareket eden insanı varlık nedenine bağlayan değerlerin neresinden koptuğunu belirleyen yasal düzenleme ve bunu uygulayan kanun adamları olsun.
Çünkü başta belirttiğimiz gibi insanı aynı eyleme motive eden karanlık düşünceler ve davranış şekilleri farklıdır. İnsan olmanın getirdiği zaaflar. Ne kadar insan varsa o kadar duygu, düşünce ve davranış var. İnsan insana asla benzemiyor.
Kanıt eksikliği nedeniyle şiddet eylemleri doğru ölçülemiyor.
Sonuca ve failin beyanına dayanarak ortalama bir bilgiyle sınırlı kalıyoruz.
Bazı insanların çözülemeyen sorunları vardır. Öldürme ideolojisi, ötekinin yok edilmesine kahramanlıkla açıklanabilecek meşruluk kazandırarak ortaya çıkıyor. Ancak aile içindeki şiddet aile içinde kalmıyor, birinin yok olmasına neden oluyorsa… Bu olayda olduğu gibi işine şevkle, adalet duygusu ve idealistçe bağlı kanun insanları sayesinde mağdur, masum insanların kanı yerde kalmaz.
Konuyu zihinlere yaklaştırmak için bir hikayeyle konuya girmiştim.
Zira kusursuz cinayet yoktur. Zeki ve çalışkan kanun insanları sayesinde asla üzeri örtülemez.
Haa unutmadan cevap mı?
Adam, “olay yeri neresi?” diye sormadan hemen cinayet mahalline gittiği için polis katil olduğunu hemen anlıyor.