Türkiye’de yerel yönetimlerin yeniden yapılandırılması ve bölgesel kalkınma modellerinin güçlendirilmesi, son yıllarda sıkça tartışılan bir konu olarak gündemde zaman zaman yer ediyor.
Halihazırda örneğin Aydın’ı da kapsayan Güney Ege Kalkınma Ajansı’nın (GEKA), merkezi yönetimle yerel dinamikler arasında bir köprü oluşturarak bölgesel kalkınmayı hızlandırma misyonu da bu tartışmalarda önemli bir yer tutuyor.
Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz yıllarda yapılan bazı uzman analizlerinde de kalkınma ajanslarının eyalet sistemi ya da bölge valiliğinin altyapısını oluşturabileceği tezi ileri sürülmüş, bu kurumların yerel yönetimlerde daha özerk ve etkin bir rol oynayabileceğine dikkat çekilmişti.
Bu bağlamda geçtiğimiz süreçte iktidarla da birlikte yol yürüyen bazı siyasi partilerle birlikte muhalif cephede gözüken farklı kesimlerin, sert tepki ve eleştirilere rağmen eyalet sistemi, özerklik ve hatta federasyon gibi yönetim modellerinin tartışılması gerektiğine dikkat çekmesi ve güçlendirilmiş yerel yönetimlerden dem vurması da düşündürücüdür.
Hatta en son Emekli Tümamiral Cihat Yaycı’nın da PKK'nın feshedilmesi yönündeki açıklamaların perde arkasında "güçlendirilmiş yerel yönetim" adı altında Türkiye’de federasyon hedefinin yattığını söylemesi de bizleri derinden derine düşündürmedi desek yalan olur.
Konuya bölgemiz özelinde baktığımızda; Güney Ege Kalkınma Ajansı’nın (GEKA), Aydın, Denizli ve Muğla’yı kapsayan bölgesel yapısıyla, seçilmiş bir bölge valisinin iş başına geldiği güçlendirilmiş bir yerel yönetim modeline evrilebileceği fikri de esasen bazı siyasi kulislerde bir süredir derinden derine konuşuluyor.
Yani “bölgesel yönetişim modelleri” veya “yarı-özerk bölgesel yönetimler” aslına bakarsınız birilerince de uzun süredir tartışılıyor. Halihazırda son yerel seçim sonuçlarına göre Türkiye’nin birinci partisi olan CHP’nin önceki dönem Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da partisinin iktidarında yerel yönetime özerklik şartını getireceği sözünü sahi ne çabuk unuttuk. Kaldı ki mevcut Genel Başkan Özgür Özel’in de bunu savunduğu biliniyor.
Bu paydadan yola çıkarak ve açıkçası bütünün parçalarını birleştirerek konuya derinliğine mercek tutacak olursak esasen artık bazı öngörüler de değişen ve gelişen konjonktürel şartlar baz alındığında da artık iyiden iyiye şekillenmeye başladı. Tabi bu bir takım öngörülerin ne kadarının tutacağını zaman gösterecek ama biz yine de tarihe bir not düşelim.
Netice itibariyle de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün partisinin grup toplantısında, yerel yönetimler ve belediyeler meselesinin, tüm boyutlarıyla konuşulması, tartışılması ve yeni bir düzene kavuşturulmasının kaçınılmaz hale geldiğine vurgu yaparak yeni bir belediye yönetimi statüsüne ihtiyaç olduğunu söylemesi de bana sorarsanız artık görünen köyü kısmen açığa çıkardı.
Zira siyasi kulislerde bir süredir gündemde olan 'Yerel Yönetimler Yasası'nın bu dönem TBMM'de köklü değişim ve dönüşüm mottosuyla hatta CHP'nin de sonuna kadar destek vereceği bir tarzda ele alınacağı da bir süredir öngörülüyor.
İlimiz özelinde konuyu biraz daha açalım; Çok değil en fazla 2-3 yıl içinde Nazilli’nin birden bire il oluşunu ve Aydın’ın da merkezinde yer alacağı ‘Güney Ege’ bölgesinin kuruluşunu konuşacağız desem şaşırmayın.
CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün geçtiğimiz günlerde birden bire Nazilli’nin il olması gerektiğini vurgulaması da öylesine söylenmiş bir söz değil. Bana sorarsanız O da artık bunun olacağını bir şekilde biliyor ki birden bire ortada fol yok yumurta yokken bunu dillendirme ihtiyacı hissetti.
Yani esasen 2012 yılında çıkan Büyükşehir Belediyesi Yasası’nın bir tık ötesi olacak mahiyette sürpriz bir yasa bir aksilik olmazsa bu dönem birden bire gündemimizde olacak gibi.
Keza hatırlarsanız MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 2023 yılı Haziran ayında da “Yeni yüzyılda, 100 il, 1000 ilçeden müteşekkil idari yapı” söyleminde bulunması da büyük dikkat çekmişti.
Bu idari yapı söylemine Aydın özelinde de özellikle dikkat çekmekte yarar var diye düşünüyorum.
Hatırlanacağı üzere Bahçeli’nin söylemlerinin ardından bu 100 il arasında Nazilli’nin de olup olmadığı Aydın’da uzun süre gündem olmuş, bir önceki dönemin Nazilli Belediye Başkanı daha düne kadar ilçesine bağlanacağı öngörülen Muğla ve İzmir’deki ilçe belediye başkanlarıyla bile bir araya gelerek istişarelerde bulunmuştu.
Terörün bertarafıyla birlikte siyasal zeminin hükümet nezdinde de demokratik saiklerle önünün açılması, tarihi bir dönüm noktası olarak muhalefetin haklı kaygıları ve çekinceleri tüm yönleriyle dikkate alınarak toplumsal mutabakat da sağlanabilirse bu öngörüyü doğrulayacaktır ancak bu gerçekleştiğinde üniter yapı zeval bulacak mıdır esasen burası da düşündürücü.
Bir takım siyasi kulislerdeki savunulan tezlere bakacak olursak; Merkezi Aydın ili olacak olan Güney Ege’de seçilmiş bir bölge valiliği modeline geçiş, hem yerel demokrasiyi güçlendirebilir hem de bölgesel kalkınma hedeflerini daha etkin kılabilir.
Aydın’ın tarımsal potansiyeli, Denizli’nin sanayi altyapısı ve Muğla’nın turizm gücü, seçilmiş bir valinin liderliğinde entegre bir kalkınma stratejisiyle de bir bütün olabilir.
Ayrıca, böyle bir model, merkezi yönetimin yükünü azaltarak, karar alma süreçlerini yerele yaklaştırabilir ve bölge halkının yönetim süreçlerine katılımını da artırabilir.
Ancak bu sisteme geçiş eğer gerekli ön adımlar kararlılıkla atılamazsa beraberinde çeşitli zorlukları ve sancıları da getirecektir. Merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasındaki yetki paylaşımı, mali kaynakların dağılımı ve bölgesel eşitsizliklerin önlenmesi gibi konular, elbette dikkatle ele alınması gereken hususlar olacaktır ancak üniter yapı zeval bulacak olursa gelecekte karşımıza neyi çıkaracaktır şimdiden bunu da kestirmek çok güç.
Sonuç olarak, GEKA’nın mevcut yapısı, birilerince henüz tam olarak dillendirilemeyen sisteme geçişin altyapısını oluşturabilecek bir potansiyele sahip ve Aydın özelinde de köklü bir değişimin fitilini ateşleyebilecek bir yönetim modelinin prototipi olarak karşımızda öylece duruyor.
Bahçeli’nin 2023 Seçimleri’nin hemen ardından yaptığı konuşmasında, “Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir, her şey değişecektir, inşallah Türkiye değişmez” sözü de bir kenarda dursun.
Bakalım zaman değişim noktasında gerek Türkiye ve gerekse de Aydın özelinde neyi gösterecek?
Hep birlikte bekleyip göreceğiz.