“Ben az yiyorum ama yine de kilo veremiyorum.”
Bu cümleyi ne kadar sık duyduğumu tahmin edemezsiniz. Danışanlarımın çoğu aslında ne kadar yediğini biliyor gibi hissediyor ama işin içine porsiyon kontrolü girdiğinde işler biraz karışıyor.
Bir avuç fındık mı? Kaç fındık o avuçta?
Bir tabak makarna mı? Tabak ne boyda, dolu mu yarım mı?
İşte tam da bu yüzden “göz kararı” her zaman doğru karar olmayabilir.
Göz Kararının Yanılttığı Yer:
Günlük hayatta tabak boyutları, yemeklerin sunumu, hatta açlık hissi bile porsiyon algımızı etkileyebiliyor. Büyük tabakta az gibi görünen bir yemek aslında iki porsiyon olabilir. Ya da sağlıklı diye sınırsızca tükettiğimiz bir yiyecek (örneğin zeytinyağı, kuruyemiş, smoothie) fazla kaloriye neden olabilir.
El Ölçüsüyle Pratik Kontrol:
Porsiyon ölçmek için terazilere gerek yok. Elimizle pratik bir denge kurabiliriz:
•Avuç içi: Et, tavuk, balık gibi proteinler
•İki avuç içi: Sebze miktarı
•Bir avuç: Pişmiş karbonhidrat (makarna, pilav)
•Baş parmak: Yağlar (zeytinyağı, fıstık ezmesi gibi)
•Avuç içi kadar kapalı yumruk: Meyve
Bu ölçü kişiye özeldir çünkü herkesin eli kendi bedenine orantılıdır. Böylece hem pratik hem kişisel bir kontrol sistemi kurmuş oluruz.
Etiket Okumayı Öğrenin:
Hazır gıdaların arkasındaki porsiyon bilgisi çoğu zaman “tüm paket” değil, küçük bir kısmı ifade eder. Örneğin bir çikolatanın “135 kalori” olduğu yazıyorsa, bu sadece 1/3’ü için geçerli olabilir. Geri kalanı sessizce fazladan kalori olarak yazılır.
Sağlıklı beslenmek sadece “ne yediğinle” değil, “ne kadar yediğinle” de ilgilidir. Porsiyonları küçültmeden, sadece içerikleri değiştirerek zayıflamak çoğu zaman hayal kırıklığıyla sonuçlanır. Göz kararı yerine bilinçli tercihler, el ölçüleri ve biraz dikkatle aslında “az yiyorum ama kilo veremiyorum” cümlesi yerini “dengeli yiyorum ve sonuç alıyorum”a bırakabilir. Sağlıklı günler dilerim!