Yeni başlayan kadın danışanlarımın genellikle “zayıflamak istiyorum” cümlesiyle kapımı çaldığı bir mesleğim var. Ama zamanla şunu fark ettim: Bu cümlede herkesin taşıdığı anlam bambaşka. Kimisi sağlığı için geliyor, kimisi aynaya bakarken içinin sızlamaması için… Ama çok büyük bir kısmı aslında toplumsal bakıştan, eleştiriden, dışlanma korkusundan kaçmak için geliyor.
Toplum olarak kadını tartıyoruz. Kimi zaman kelimelerle, kimi zaman bakışlarla, kimi zaman da acımasız “eskiden daha iyiydin” yorumlarıyla. Kilo artık bir sağlık göstergesi olmaktan çıkıp, neredeyse bir karakter özelliği gibi etiketleniyor. İnceysen iradelisin, kendine bakıyorsun. Kilo aldıysan “bırakmışsın kendini.” Peki ya sağlık?
Türkiye’de yapılan araştırmalara göre, kadınların %70’inden fazlası beden ölçülerinden memnun olmadığını söylüyor. Aynı zamanda, genç kadınların %50’si, sağlıklı olsalar bile daha ince olmak istediklerini belirtiyor. Bu oranlar, fiziksel sağlığın ötesinde bir beden memnuniyetsizliği salgınına işaret ediyor. Beden algısının büyük ölçüde sosyal medya, reklamlar ve toplumun “ideal beden” tanımı tarafından şekillendirildiği de birçok çalışmada gösterilmiş durumda.
Zayıflamak isteyen bir kadına ilk sorduğum soru şu: “Neden?”
Eğer cevabı “kendimi daha iyi hissetmek istiyorum” ya da “daha sağlıklı olmak istiyorum” ise, o zaman doğru bir yerden başlıyoruz. Ama eğer “düğünüm var, elalem ne der” diyorsa, işte o zaman asıl yükün kilo değil, bu baskılar olduğunu biliyorum.
Kilo vermek sağlıklı bir hedef olabilir ama hedefin sağlık değil, toplumsal onay olduğu durumlarda bu süreç çoğu zaman sürdürülemez hale geliyor. Kişi belki 5 kilo veriyor, ama her gramda biraz daha özgüvenini, sosyal ilişkilerini, hatta yeme ile olan doğal dengesini kaybediyor.
Duygusal yeme, diyet yorgunluğu, beden imajı bozukluğu gibi problemler genellikle bu görünmeyen baskıların yan etkileri. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sağlıklı olmayı sadece “hastalık veya sakatlık hâlinin olmaması” değil, aynı zamanda “bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hâli” olarak tanımlar. Bu tanımda beden algısı da, sosyal baskılar da işin içindedir.
Sağlıklı olmak tek bir beden formuyla tanımlanamaz. Ve güzel olmak da. Bir kadının tartıdaki rakamı değil, hayatındaki enerjisi, özgüveni ve mutluluğu önemlidir. Diyet yaparken bu değerleri tüketmek değil, beslemek gerekir.
O yüzden kilo verme yolculuğuna çıkan her kadına, yalnızca ölçü kaşıkları ve tarifler değil; biraz da empati, destek ve farkındalık gerekiyor.
Çünkü mesele yalnızca kilo değil. Mesele, bir kadının kendini sevmeyi öğrenmesi. Sağlıklı günler dilerim!