Sabah uyandığınızda yüzünüz aynaya küs gibi, elleriniz şiş, ayakkabılarınız bir gecede küçülmüş gibi mi geliyor? İlk tepkimiz genelde aynıdır: “Herhalde ödem yaptım.” Bu kısa cümleyle geçiştirdiğimiz şeyin, aslında vücudun bize gönderdiği önemli bir mesaj olduğunu hiç düşündünüz mü?
Gelin bugün o mesajı birlikte okuyalım.
Ödem Nedir?
Ödem; dokular arasında, yani hücrelerimizin etrafındaki boşluklarda sıvı birikmesi demektir. Biz bunu genellikle şişlik, doluluk, ağırlık hissi olarak algılarız. Özellikle ellerde, ayak bileklerinde, yüzde ve karında kendini gösterir. Ama ödem sadece bir “fazla su” meselesi değildir. Aslında vücut bir şeylerin ters gittiğini bize böyle haber verir.
“Şişkinlik” Demeyin, Neden Olduğunu Sorun
Ödem; hormonal değişimlerden, fazla tuzdan, az su içmekten, hareketsizlikten, stres ve uykusuzluktan, hatta bazı vitamin-mineral eksikliklerinden kaynaklanabilir
•Regl öncesinde yaşanan ödem, kadınların en tanıdık örneğidir.
•Uzun süre oturmak ya da ayakta kalmak, ayak bileklerinde ödem yapabilir.
•Çok tuzlu yediğinizde vücut, dengede kalmak için suyu tutar.
•Az su içtiğinizde de aynı şey olur: Vücut “kuraklık” sinyali alır ve elindeki suyu bırakmak istemez.
Bazen daha derin nedenler de vardır: Karaciğer, böbrek veya tiroidle ilgili sorunlar, insülin direnci, kronik stres, bağırsaklarda gizli iltihaplar…
Yani aslında ödem, “seninle konuşmak istiyorum” diyen bir bedendir.
Sadece Suyu Suçlamayın
Ödemi fark ettiğimizde ilk yaptığımız şey su içmeyi kesmek olur. Oysa bu en büyük hatadır. Vücut, ne kadar az su alırsa, o kadar çok tutar. Günlük içilmesi gereken su miktarı, kilo başına yaklaşık 30-35 ml’dir. Yani 60 kiloluk biri için ortalama 2 litre su gerekir.
Ve tuz… Sadece yemeklere serptiğiniz değil; peynirde, zeytinde, hazır soslarda, salamda, hatta bazı maden sularında gizli tuzlar da var.
Peki Ne Yapmalı?
Bedenin verdiği bu mesajı doğru okuyup yanıtlamak için atabileceğiniz adımlar aslında çok basit:
•Su içmekten korkmayın. Yeterli su, ödemi atmanın ilk ve en etkili yoludur.
•Gizli tuzları azaltın. Özellikle işlenmiş gıdalardan uzak durun.
•Hareket edin. Gün içinde kısa yürüyüşler bile bacaklarda biriken sıvıyı dağıtır.
•Maydanoz, yeşil elma, salatalık, semizotu gibi ödem atıcı sebzeleri sofranızda daha çok yer verin.
•Yeterli uyuyun, stres yönetimini öğrenin. Stres hormonu kortizol, su tutulumunu artırır.
•Protein ve mineral dengesine dikkat edin. Özellikle magnezyum ve potasyum eksikliği ödeme yol açabilir.
Bedeninizle Kavga Etmeyin, Onu Dinleyin
Ödem sizi durdurmak için değil, uyarıp fark ettirmek için gelir. Onu “şişkinlik” diyerek geçiştirmek yerine, ne anlatmak istediğini sorun. Belki bir gıdayı size yaramıyor, belki biraz yavaşlamaya ihtiyacınız var. Belki de sadece kendinize dönüp, “ben nasılım?” diye sormanız gerekiyor.
Bedenin dili kelimelerle değil, hislerle konuşur. Şişlik, gerginlik, yorgunluk… Bunlar hep birer mesaj. Ve unutmayın, bedeniniz sizi asla kandırmaz. Yeter ki onun dilini anlamaya gönüllü olun. Sağlıklı günler dilerim!